Erol Köse, 'karısını uzunca bir süre aldatmış olması' ve 'aldattığı kadının albümünden kazandığı paralar ile evini geçindirmiş olması' gibi konular ile gündemde olmayı seven bir isim... Çünkü hangi ortamda bulunduğuna, yanında aldattığı ve binbir özür ile geri döndüğü eşinin olup olduğuna bakmadan iki kamera bulunca sap yiyor, saman üretiyor! Geçtiğimiz hafta düzenlenen ve zavallı bir görünüm sergileyerek 'nerede Powertürk Gecesi!', nerede endüstriyi yaratanların gecesi!' dedirten MÜYAP Ödül Gecesi, Köse'nin kişisel gösterisine dönüştü. Artık iyi kötü hepiniz hikayeyi biliyorsunuz; Gülşen ödül almak için gelmiş, Köse ile pişti olmuş sonra ödülü alamadan kaçmış. Sonrasında Erol Köse ile eşi, uzun süre özellikle biz kadınların hafızasından silinmeyecek bir açıklamaya imza atmış: "Kendisi, ikinci kadın olmanın verdiği psikoloji ile albümde karıma yönelik şarkılar yazmıştır. Aslında bu başarıda aldattığım; bir Gülşen'in bir onun yatağına gittiğim karım'ın da payı vardır!"
(Bu arada aldatılan eş, zafer kazanmış kahraman asker gülümsemesi ile kameralara bakıyor!) Kendimi tutamıyorum ve "Oha!" diyorum. Bu nasıl bir yürek, nasıl bir riyakarlık ve atına bindiği insanın türküsünü söyleme eylemi... Gülşen'in gelip kaçmış olması tabii ki ayrı bir konu! Ama Köse ne ilginç bir insandır ki, karısının gözlerinin içine baka baka "Karıcığım seni nasıl aldattım ama; bak seni aldattığım kadına senin için şarkılar bile yazdırdım" diyebilmektedir. Tabii Köse'nin eşinin içinde bulunduğu ruh halini de anlamakta güçlük çekiyorum. Bir insanın eşi, bir zamanlar çok sevdiği aşık olduğu Gülşen hakkında şimdi bu kadar ucuz açıklamalar yapıyorsa; 'yarın kim bilir kendisi hakkında neler yapabilir' diye hiç düşünmüyor mu? Olay özde değil, sözde evli olmak mı?
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/03/gny/gulsan.html
Tüm hakları saklıdır.