Grip salgını döneminde okuyucuya hizmetimdir!
Avrupa Yakası'nın sadece senaristi ve oyuncusu değilim. Bilmediğiniz bambaşka bir görevim de var! 'Hastalık hastası' geçmişimin engin birikimiyle, aynı zamanda gönüllü set doktorluğu yapıyorum! Operatörlük falan değil tabii. Tutup belli bir yaşı geçmiş erkek oyuncularımıza kontrol amaçlı anjiyo yapamam örneğin. Birisinin apandisit problemi olsa, laproskopiyle halledemem. Daha alçakgönüllü bir pozisyon benimkisi. Pratisyen hekimlikten bir altta, hasta bakıcılıktan bir üstte!
'GİT GÜLSE'YE SOR' Örneğin, dikkatinizi çekmiştir, anjiyo ve laproskopi konusunda her tür teorik bilgiye gayet vakıfım! Bir elimden tutan olup üç beş ameliyata soksa, bir fırsat verseler, muvaffak olacağımı da zannediyorum! Şimdilik sadece tavsiye ve 'bilgi paylaşma' düzeyinde tutuyorum tıpla olan ilişkimi! Belirtileri dinliyor, birkaç soru soruyor, ihtimalleri sıralıyor ve en yüksek ihtimal üzerine işe yarayan tedavi seçeneklerini sunuyorum oyuncularımıza! Allah hepimizi korusun, ne diyeyim! İş öyle bir hale geldi ki, özellikle Hümeyra, orasından burasından yakınanı, hemen bana yolluyor: "Git, bir Gülse'ye sor, o bilir!" Geleni geri çevirmek olmaz tabii. Geçen gün Hale Caneroğlu (Yaprak) geldi. Kendisine stres kaynaklı röflü teşhisi koydum. Sabah ve akşam alacağı ilaçları, uzak durması gereken besinleri tavsiye ettim. Gayet memnun kaldı. Çok şükür şimdi iyi! Bana güvenmeyip (pöh), doktora gitmiş! Doktor da aynı şeyleri söyleyince, bana artık daha farklı gözle bakmaya başladı! Ayrıca koruyucu hakimlik bence bu işin esası: Mesela, bütün seti antioksidan desteğine başlattım. Günde 1000 miligram C vitamini içiriyorum herkese, Ester C olanından. Hepsi zımba gibi oldu! Haftada 90 dakika oynuyoruz, kolay mı? Soğuk algınlığı geçirenlere de boğaz kültürü dışında her tür hizmetim var! Belirtileri dinleyip, artık burun akıntısı mı ağırlıklı semptom, bademcik şişliği mi var, öksürük kuru mu değil mi, baş ağrısı vesaire var mı, bunlara göre ilaçlar tavsiye ediyorum. Genellikle 'doğalcı' tabir ettiğimiz ekoldenim! Vitamin, bitkisel güçlendiriciler, limonlu ballı çay, çorba ağırlıklı bir tedavi izliyorum soğuk algınlıklarında. Zira, kendimi geliştiren, sürekli okuyan, yayınları takip eden bir 'tıp insanı' olarak hap ve özellikle antibiyotiklerin terk edilmeye başlandığını dikkatle izliyor, hastalarıma, pardon oyuncu arkadaşlara, bu bilgiyi iletiyorum! Sizinle de paylaşmak isterim. Beş gündür akut soğuk algınlığıyla sürünmekteyim. Sadece boğazım şiş değil, aynı zamanda 'larenjit' dediğimiz, ses telleri enfeksiyonu sonucu, travestiler kraliçesi tınısında bir sesim var. Arada gargara ve pastil yardımıyla biraz düzelince, hafiften Özgü Namal'a kayıyor, o güzel, tamam. Ama genel olarak Aslı'yı oynayabilme yeteneğimi kısa bir süre için kaybettim! Yavaş yavaş kazanıyorum diyelim. Bu esnada, yoğun çalışmalarım sonucu sizle paylaşmak istediğim bilgi şu:
SADECE DİNLENİN Boğaz ağrıları ve enfeksiyonlarının yüzde 90'ından fazlası, virüsler sonucu oluşurmuş. Ve malumunuz, antibiyotiklerin virüslere hiçbir faydası yok! Virüs kaynaklı bir soğuk algınlığında hemen antibiyotiğe sarıldığınızda, bu ilaçlar vücudun kendi savunma mekanizmasını da maskeleyerek, soğuk algınlığını uzatıyor, sizi daha yorgun ve hasta hissettiriyor; mideye, şuraya buraya yaptıkları yan etkileriyle vücudunuzu ve sizi yoruyor! Ayrıca sık sık antibiyotik kullandığınızda bazı bakteriler bu ilaçlara bağışıklık geliştiriyor ve gerçekten antibiyotiğe ihtiyacınız olan çok ciddi bir enfeksiyonda işe yaramıyorlar! Yani kulak, burun, boğaz ve göğsü etkileyen, çok yüksek ateşli olmayan soğuk algınlıklarında şunu yapacaksınız: Hiçbir şey! Dinleneceksiniz! Belirtileri hafif soğuk algınlığı ilaçları, vitaminler, çayla çorbayla, bol su içerek azaltacaksınız ve bir hafta bekleyeceksiniz! İnanın geçecek! Geçiyor. Ben denedim! Bu yıl, tüm salgınlara rağmen, hiç antibiyotik kullanmadan geçirdiğim tek yıl oldu! Soğuk algınlıklarını daha hafif ve ayakta atlattım. Yorgunluk hissetmedim. Nekahat dönemi diye bir dönem olmadı! Tam bir haftada hepsi geçip gitti! Peki, eğer yüzde 10'luk dilimdeyseniz ne olacak? Yani hastalığınız, örneğin boğaz enfeksiyonu, bakteri kaynaklıysa? İşte beni şaşırtan gerçek: Vücudunuzda kronik bir hastalık yoksa, çocuk değilseniz ve 65 yaşın altındaysanız, genel olarak sağlıklı biriyseniz, bağışıklık sisteminiz çoğu bakteriyel enfeksiyonu da kendi kendine temizliyor! Çoğu bronşitte, bakteriyel kulak burun boğaz enfeksiyonunda antibiyotik alımı, sıkı durun, sadece hastalığın seyrini ortalama bir buçuk gün kısaltıyormuş! Peki, ne zaman antibiyotik alınacak? Zayıf, sağlıksız biriyseniz ve üstelik belli bir yaşın üstündeyseniz, hastalığınız çok yüksek ateş yapıyorsa, menenjit, zatürre gibi çok ciddi bir hastalıksa, o zaman antibiyotik gerekli. Bir de rahatsızlığınız bir haftada iyileşmiyor, daha kötüye gidiyorsa ve yeni belirtiler çıkmaya başladıysa, soluğu doktorda alacaksınız! Bende değil, gerçek doktorda! Diplomalı falan! Dediğim gibi, şu anda gönüllü hizmet veriyorum. Vizite saatlerim belirsiz, genellikle set araları, çay molaları! Ancak tıp dünyası bendeki istidatı fark ederse, bir gün bir Mehmet Öz olabilirim belki, kim bilir... Nerelerde ne yetenekler var, ama harcanıyorlar işte!
|