SABAH - 02/04/2007 - Okur Temsilcisi

Şu an 2 Nisan 2007 - Pazartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Servislerimiz

Kapat

	RSS		Arşiv

	Kırmızı Alarm		Detaylı Arama

	Canlı Borsa		Sarı Sayfalar

	Sesli Haber		Yazarlar

	Podcast		Wap Sabah

	Egazete		Cep Sabah

	Kültür Sanat		Hava Durumu

	Astroloji		Sabah Çocuk

	E-posta		Uçak Seferleri

	Okur Temsilcisi		Mobil

Bizimle çalışmak ister misiniz?

Google Arama

Şu an 2 Nisan 2007 - Pazartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Sabah, içeriğini okur denetimine açıyor. Gazetedeki haberden baskı kalitesine, web sayfası düzenine kadar, eksik, yanlış, hatalı, meslek etiğine aykırı bulduğunuz, merakınızı uyandıran hususları Okur Temsilcisi'ne iletin. Şikayet, eleştiri, soru ve önerilerinizi bekliyoruz.

Tel:
0212 354 35 08

Fax:
0212 354 36 84

	Teori ve pratik
	'Dünyaya bakın, bizi anlayın'

'Dünyaya bakın, bizi anlayın'

WASHINGTON & Lee öğrencileri, yılda iki kez yapılan bu toplantılarda bir de "son durumun" altını çizen bir "gündem konuşması" (keynote speech) dinliyorlar.
Ben de bunun için toplantıdayım.
43'üncüsü yapılan etik seminerlerine ABD dışından hiçbir yabancı gazeteci bugüne kadar davet edilmemiş. ABD'den gelenler ise hep "ağır top" lar: Ünlü "Insider" filminde ( Al Pacino oynuyordu) editör olarak gördüğümüz Lowell Bergman, Beyaz Saray sözcüsü Helen Thomas, CIA casusluk skandalının ortaya çıkmasında büyük rol oynayan Matt Cooper gibi gazeteciler, son yıllarda buraya gelenler.
Ama bu kez, bölüm başkanı Edward Wasserman, Türkiye'den bir gazetecinin gelip hem ülkede hem de Ortadoğu'da gazeteciliği anlatmasını "acil" buldu.
Toplantıda üniversitenin oditoryumunda hocalar ve öğrencilere neredeyse bir saat süren bir konuşma yaptım.
Onlara şunları anlattım:
- Bizi gazeteciler olarak ayıran değerler var. Sizin gazetecilik anlayışınızda son dönemde ciddi sapmalar oldu. Olmasaydı, belki bugün başka bir başkan tarafından yönetiliyor olacaktınız. Ama olmadı. Irak konusunda ABD basınını hatalı bulanların haklı olduğu ortaya çıktı, şimdi İran gibi konularda sınavınızı nasıl vereceksiniz, bunu siz düşünmelisiniz.
- ABD'nin büyük gazeteleri bu yüzden etkinliğini kaybetti, İngiltere basınına kaptırdı.
- Gazetecilik bir "hüzün mesleği" dir. Cervantes'in kahramanı Don Kişot gibi bizler de birer "çılgın" ız. Ama bu, mesleğin gereği. Biz gerçekleri saklayan değirmenlere karşı savaşıyoruz.
- Türkiye, pek az kişinin anlayacağı kadar karmaşıktır. Bu ülkenin tarihi, sağlam gazetecilik geleneğiyle, bir mücadelenin tarihidir. 1908'den beri bu ülkede gazeteciler ölümle baş başa yaşadı. Ama vazgeçmediler. Aynı zamanda Türkiye'de insanlar da haberleri ve köşe yazılarını okuma alışkanlığından vazgeçemez.
- Türkiye'deki özgürlük sorunları ilgi uyandırıyorsa, bu iyi kötü şeffaflık sayesindedir. Türkiye mücadelesini herkesin gözü önünde yapıyor.
- Bizler Türkiye'yi haber açısından bir "altın madeni" olarak görürüz. Ama bu maden bubi tuzaklarıyla doludur. Bizler tuzakları ayıklamakta ve halkımıza özgürce habercilik yapmakta kararlıyız. Maalesef değerli bir meslektaşımızı ( Hrant Dink ) daha kaybettik, ama daha özgür bir toplum için açılan süreçte geriye dönüş olamayacaktır.
- Sivil Amerikalılar, her ülkenin kendi realitelerinin olduğunu ne kadar iyi anlarlarsa, yönetimlerine ne kadar iyi yansıtırlarsa, daha iyi bir gelecek için bizlerin verdiği tarzda mücadelenin önemini de kendileri için daha iyi kavrayacaklardır veya tersi. Başkalarının acılarını biraz da kendimizde arayalım, kendinizde arayın.
"Derin Amerika" da uzun uzun "başka realiteleri" gazetecilere ve
"adaylara" anlatmaktan mutluluk duydum. Tepkilerden, teker teker de olsa insanların alarm zillerini çaldırdığımı, kendilerine bazı soruları sordurmayı başardığımı anladığım için.