SABAH - 02/04/2007 - Murat Bardakçı
kapat
   
02 Nisan 2007 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Murat Bardakci @ SABAH
Fax:
212 2276124
 

Soyağacınız için vakit harcamayın çıkartamazsınız

Okuyucularımdan her gün dünya kadar eposta alıyorum ve bunların bir kısmı, soy-sop araştırmaları konusunda oluyor.
Mesajlarda ortak bir merak ve şikâyet var: Soyağaçlarını çıkartmak istemişler, nüfus dairesinde araştırma yapmışlar, eski Türkçe kayıtları da okutmuşlar ama dört yahut beş nesilden geriye gidememişler. Arşivimde aile büyükleri hakkında belge olup olmadığını soruyor ve atalarını bulabilmek için yardımımı istiyorlar.
Hemen söyleyeyim: Boş yere uğraşmayın, bulamazsınız! Eğer zengin ve faaliyetini hâlâ devam ettiren vakıfların sahibi olan bir aileye mensup değilseniz, şansınız varsa sadece dört, haydi bilemediniz beş nesil öncesine kadar gider ama orada kalırsınız. Sebep, Osmanlı Türkiyesi'nde bugünkü şekilde bir nüfus kayıt sisteminin bulunmamasıdır ve bu iş bütün doğu dünyasında böyledir.
Nüfus sayımları bizde gerçi 16. asırdan itibaren yapılmıştı ama sayımdan maksat imparatorlukta kaç kişinin yaşadığının değil, askerlik yapıp vergi verebilecek olan nüfusun belirlenmesiydi. Sayımlar isim yerine adet temelinde olur, meselâ herhangi bir köyde sakinlerin isimleri kaydedilmez, aile reisinin adının ve erkek nüfusun adedinin yazılmasıyla yetinilir, kadınlar zaten sayılmazlardı.

Kayıtlı olan tek aile
Türkiye'de, kayıtları asırlar boyunca itina ile tutulmuş olan tek bir aile vardır: Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osmanoğlu ailesi.
Osmanoğulları devletin, yahut eski deyimiyle mülkün sahibi oldukları için, bu ailenin erkek soyundan gelenlerinin kayıtları bugün bütün ayrıntılarıyla elimizdedir. Ailenin erkekleri, yani şehzadeler taht üzerinde hak sahibi olmaları dolayısıyla en küçük detaya varıncaya kadar kaydedilir ama bu özen hanedan mensubu kadınların soyundan gelenlere gösterilmezdi. Kadınların taht üzerinde haklarının bulunmaması ve çocuklarından sonraki neslin hanedan üyesi değil sıradan kişi kabul edilmesi sebebiyle, bugün hükümdarların kız torunları hakkında bile doğru dürüst bir bilgimiz yoktur.
Şimdi, bana hemen her gün "Ailemin köklerini nasıl bulabilirim?" diye soran okuyucularıma niçin bulamayacaklarını
maddeler halinde izah edeyim:
- Yeni doğmuş bir çocuğun kilisede vaftiz edilmesi Hristiyanlığın şartıdır. Kıt'a Avrupa'sında ve Amerika'da vaftizler mutlaka kayda geçirilir ve gayet iyi muhafaza edilen bu kayıtlar sayesinde isteyen hemen herkes soyağacını çıkartabilir. Batıda genealogy denilen soybilim araştırmalarının kaynağı bu kayıtlardır; bizde ise vaftiz yahut doğum kaydı gibisinden bir âdetin bulunmaması yüzünden soyağacı çıkartmak hemen hemen imkânsızdır.

Vakıf malı vakfa aittir
- Yukarıda da söyledim: Büyük dedelerinizden biri vakti zamanında zengin bir vakıf kurduysa ve bu vakıf bugün hâlâ faaliyette ise, eski ödeme kayıtları vasıtasıyla soyağacınızı çıkarmanız az da olsa imkân dahilindedir. Ama vakfı kuranın soyundan geldiğinizi kanıtlamak, size o vakfın mallarını talep etme hakkını vermez. Zira, mallar size veya ailenize değil, vakfa aittir; vakıf kavramının temelinde hayır işleme düşüncesi vardır ve eskilerin zengin gayrımenkullerini aile mensuplarına bırakmayıp vakfetmelerinin sebebi, bu hayır işleyip sevap kazanma arzusudur.
- Cedlerinizden birinin Osmanlı Devleti'nde paşa yahut bey unvanını taşıması, o kişinin aile kayıtlarının tutulmuş olmasını gerektirmez. Paşa unvanlı her görevlinin çok önemli bir devlet adamı olduğunu düşünmek hatadır. Unutmayalım: Osmanlı Tarihi binlerce paşa ve bey ile doludur.
- Arşivlerde, yani Osmanlı Arşivi'nde aile kayıtları bulunmaz! Burada soysop yahut malmülk belgeleri değil, devletin resmyazışmaları muhafaza edilir. Osmanlı Arşivi'ne gidip aile kayıtlarını sormakla kasaptan ayakkabı satın almaya kalkmak arasında hiçbir fark yoktur.
Sözün kısası: Soy-sop merakını bırakın, bugünü yaşayın. Şairin dediği gibi "İç bâde, güzel sev, vâr ise akl ü şuurun / Düyya var imiş yoğ imiş hem ne umûrun!" yani "Dünya varmış yahut yokmuş sana ne? Aklın ve şuurun varsa şarabını iç, güzel sev" .

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Özel isimleri berbad etmekte üzerimize yoktur   / 29-03-2007
 Bilimsel kuruluş değil, sanki politbüro mübarek!   / 26-03-2007
 Sadeddin Kaynak'ın eserini AKP ilâhisi zanneden yazar   / 22-03-2007
 Çanakkale'yi bile rant kapısı yaptılar   / 19-03-2007
 İlber Hoca'ya yapılan bu ayıba sadece "Oha!" denir   / 15-03-2007
 Sivil toplum örgütü sırtını devlete dayamaz   / 12-03-2007
 Doğru dürüst yazı bile yazamayan bir millet olduk   / 08-03-2007
 Evren'e lâf eden döneklere bir federasyon dersi   / 05-03-2007
 Sarayda öyle her aklınıza eseni yapamazsınız Mustafa Bey!   / 01-03-2007
 Alaturkanın cazgırı   / 26-02-2007
MURAT BARDAKÇI
Soyağacınız için vakit harcamayın...
OKUR TEMSİLCİSİ
Teori ve pratik
Bizde okulda öğretilenle uygulamadaki...
ÜLKÜ TAMER
Yaz değil, meğer Prof. bitmişti...
Hilmi Yavuz...
Yürüyorlar gündüz gece
Yürüyorlar gündüz gece
Fenerbahçe, ilk yarısında zorlandığı Ankaraspor'u gündüz de parlayan...
Zirve Ateşini yeniden yaktı
Zirve Ateşini yeniden yaktı
Ankara 19 Mayıs Stadı... Dakika 58... Mustafa Özkan Ankaragücü'nü öne...
Paşa'dan Erdoğan'a: Sayın Cumhurbaşka-nım
Savunma Sanayisi İcra Komitesi'nin cuma günü yapılan toplantısında...
Baykal'dan 1 Nisan şakası
Canlı yayında "Başbakan beni aradı, adayınızı belirleyin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu