|
|
İstanbul bu mudur?
Neredeyse bir haftadır Atatürk Kültür Merkezi'nin yıkılıp yıkılmaması gerektiğini tartışıyoruz. Bunun ne kadar abesle iştigal bir tartışma olduğunu perşembe sabahı fark ettim. Saat 06.10'da farları sönük olduğu için plakasını alamadığım bir Wolkswagen Caddy aracın şoförü Kavacık köprüsü üzerinde durmuş, korkulukların arasından aşağıdaki yola çişini yapıyordu. Kentlilik bilinci olmayan bir şehirde durup mimariyi tartışmak ne komik! Yabancılar gelsin İstanbul'un boğazını, tarihini görsünler, diyoruz. Bu şehrin varoşlarında yaşayan ve asla Boğaz kenarında oturup bir bardak çay içmemiş yüzbinlerce 'İstanbullu' olduğunu unutuyoruz. İngiliz Anholt-Global Market Inside Danışmanlık Şirketi, Ulusal Marka Endeksi ile birlikte, şehirlerle ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Şehirler artık tek bir kelime ile anılıyormuş. 'Romantik Paris', 'Stil Milano', 'Enerjik New York', 'Güçlü Washington', 'Modern Tokyo', 'Rüşvetçi Laos', 'Kültürel Barcelona' ve bunun gibi... Listede övüne övüne bitiremediğimiz İstanbul'un adı bile anılmıyor. Bu duruma üzülmedim; vatandaşları 500 metre ilerideki benzin istasyonu yerine otoyola işeyen, bu durumu görüp de uçağa geç kalmamak için o an müdahalede bulunmayan gazetecileri de olan bir şehir, varsın hiçbir listede olmasın.
|