Moskova'da kadın pazarı
Köşe yazarınız kuş misali. Bir gün İstanbul'da, ertesi gün Moskova'da... "Madem karga tulumba getirdin beni, gezdireceksin gece alemini" dedim arkadaşıma. Dedi "Mehman'ı arayalım, saatlerimiz 23.00'ü gösterirken buluşalım." İyi de Mehman kim? Şoförümüz; ama ne şoför! İnternet Mahir halt etsin! Moskova'yı Mehman'sız gezen, gezdim zannetmesin! Ben böyle komik bir adam daha görmedim ey okuyucu! Boy 1.65, göbek sağlam, bıyık kaytan, Azeri bir abimiz. Nuri Alço filmleri standardında bordo bir Mercedes de arabamız. "Hoş geldiniz caanııım" girişiyle karşılıyor Mehman bizi. İlk hedefimiz Kızıl Meydan'mış. Gece yarısı ışıl ışıl görmeden olmazmış. Bu arada hava gömlekle dolaşma kıvamında. Gündüz de gece de kızlar mini eteklerle, erkekler tişörtle geziniyorlar. Ben de üstümdeki paltoyla kurdeşen döküyorum tabii. Daha Kızıl Meydan'ın başında arabayı park ediyoruz ki; kaldırımda yürüyen sarışın bir Rus güzeli gülümseme fırlatıyor bizim erkeklere ve ekibe katılıyor.
TEN RENGİ ÇORAP-ÇİZME Ama Rus kızlarının yüzündeki o değişmez ifade yine çarpıyor beni. Ne mutlular, ne mutsuz, ne pozitifler, ne negatif. Ruhunuza tekme tokat girercesine ifadesizler! Ara sıra gülümsüyorlar ama sanki Çin'e gitmiş Amerikalı misali yapayalnızlar. Kendi ülkelerinde, Kızıl Meydan'ın göbeğinde dünyasızlar. Hiçbir yere ait değilcesine ürkek ve yabancılar. Şimdi anlıyorum onlara sevdalanan Türk erkeklerini. O erotik güzelliklerinin altında gümbür gümbür şefkat arayan hallerine vuruyorlar, besbelli. Dünyada siyah opak çorap modaymış ne fark eder. Rus kızları ille de ten rengi külotlu çorap giyiyorlar. İşte erkekleri baştan çıkaran başka özellikleri... Sonra neredeyse tamamı çizmesiz şuradan şuraya gitmiyorlar. Rugan-beyaz ve diz kapağına kadar çıkanlar favorileri. Annesinin makyaj malzemelerine dadanmış kız çocukları gibi gözlerini rengarenk farlarla boyuyorlar. Az önce grubumuza kaynayan Nataşa (Gerçek ismi bu!) 15 dakika bizimle dolaşıp evine gidince meraklı bünyem, erkek striptiz kulübüne teşrif etmek istiyor. Mehman bu işe pek bozuluyor tabii. "Sen hiç dans eden erkek görmedin mi caaanıım". "Tolgahan'ı gördüm, o ada kesmedi Mehmanım". Bastık gaza 'Kırmızı Şapka'ya- Mehman aniden sağa çekip, yol kenarında dikilen bir ablanın yanında durmaz mı. "Hayırdır n'apıyoruz?", "Seni kadın pazarına götürüyorum caaanııım!"
4 MİNİBÜS DOLUSU KIZ! Meğer şehrin dört bir yanında kadın pazarları varmış. Ana caddede bir kadın dikilir, sizi beğenirse pazarın yerini tarif edermiş. Kadının yönlendirmesiyle karanlık bir otoparka giriyoruz. Sonra başka bir kadın yaklaşıyor arabaya. "N'oluyor?" diye soruyorum Mehman'a. Hangi kızlardan istediğimizi sormuş; en pahalılarını istemişiz. Dört tane yan yana dizilmiş minibüsten ilkine işaret ediyor kadın ve bir minibüs dolusu genç kız iniyor aşağıya. Arabanın farlarını yakıyor Mehman, onlar da ışığın önüne diziliyorlar. Kimi sarışın, kimi kumral, aralarında kıkırdıyorlar. Bense utancımdan siyah camlı arabanın arka koltuğuna büzülüyorum. "Seç" diyor erkekler. Nasıl seçerim ki? Siz erkekler hangi yürekle buradan kız seçebiliyorsunuz ki? Moskova sıcak ama öyle üşüyorum ki... Seçilen iki kız yanımıza geliyor. "Sorun" diyorum, "Kaç yaşındalar?" Satıcı kadın "300 Euro" diyor! Ben yaşlarına takılıyorum, ikisi de aynı anda "20" cevabını veriyorlar. Ne yirmisi, on yediden büyüklerse dişimi kırarım! Bütün gece orada dikilip seçilmeyi bekliyorlar. Türkiye'ye gelmek için can atıyorlar. Bir kerecik de olsa Antalya'da tatil yapmak istiyorlar. İçim kıyılıyor, "Hadi gidelim, yeter artık" diyorum... Gerisini çarşamba yazıma bırakıyorum.
|