| |
|
|
Son 'Ulusa Sesleniş' mi?
Başbakan'ın 46. "Ulusa Sesleniş" konuşması öncekilerden oldukça farklı. Siyaset pek az. İcraat ve vaat daha az. Partiler üstü, siyaset üstü bir üslup içinde. Ve "Çanakkale Ruhu" diye yeni bir "kavram" yaratmaya yönelik. İnanç, din, dil, ırk farklılıklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan, bütünleştirici bir metin. Metni görür görmez, Başbakan'ın yakın çevresindeki tanıdıklarımın bazılarını aradım. "Bu metin daha önceki Ulusa Sesleniş konuşmalarına hiç benzemiyor" dedim. "Benzemiyor" yanıtı aldım. "Bu bir mesaj mı? Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi son konuşma mı" dedim. Yanıt neşeli bir "kahkaha" oldu. Çanakkale Zaferi'ne aşırı bir vurgu vardı. "Çanakkale'de Türkiye'deki tüm dinler, tüm diller, tüm etnik gruplar Türkiye için ortak bir mücadele verdi. Zaferin kendi önemi dışında simgesel bir önemi vardı" yanıtını aldım ve bir başka yöne dikkat çektiler: "Avrupa'da bazı liderler uluslarının benzer sıkıntılı dönemlerinde birleştirici, ulusal hedefe kilitlenen politikalar izledi." Aklıma ilk gelen de Gaulle oldu. Fransa'da benzer bir tavırla Cumhurbaşkanlığı'na yürümüştü ama Cumhurbaşkanlığı'na aday olmadan 1 ay kadar önce ünlü "Palais d'Orsay" konuşmasında şöyle demişti: "Adil ve güçlü bir devlet kurabilmek için Fransız Halkı Birliği'ni kurdum. Oraya herkesi davet ettim. Kökenlerine, düşüncelerine, inançlarına ve hatta etiketlerine bakmaksızın..." Ama sonrası da vardı. de Gaulle şöyle devam etmişti: "Rejim, Birlik'in seçilmişlerini yavaş yavaş içine aldı. Meşruiyet içinde hareket imkanım kalmamıştı ve çekildim." de Gaulle bu sözleri 19 Mayıs 1958'de etmişti. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanlığı süresince, söyleminden vazgeçmedi. Şimdi Fransa'da Sarkozy, de Gaulle'den etkilendiğini söyleyerek ve onun söylemiyle Cumhurbaşkanlığı'na aday. Tayyip Erdoğan da bu "son" Ulusa Sesleniş'iyle benzer bir yolda gibi.
|