|
|
Sürprizler ne der?
Sıradan bir günün sabahı... Bir bakarsınız masanızın üstünde simit ve kaşar dolu bir torba... Torbanın üzerinde yollayanın notunu bulur, sevinirsiniz. Sürprizle başlayan o gün, artık sıradan bir gün olamaz... Yorucu bir günün, hatta haftanın son mesai saatleri... Odanıza gelirsiniz, masanın üstünde bir zarf. İçinde çok sevdiğiniz bir şarkının kayıtlı olduğu bir CD. Şarkı değil ama o sürpriz, yorgunluğunuzu biraz azaltır. Anı, her zamankinin dışına çıkartır. Uzak bir şehre gidersiniz, otel odanızın kapısını açtığınızda sizi (en sevdiğiniz olmasa bile) çiçekler karşılar. Biri, belki siz daha yola çıkmadan o çiçekleri bulmanızı sağlayacak organizasyonu yapmıştır. Bu gezi daha önce çıktığınız seyahatlerden ve bundan sonra çıkacaklarınızdan farklı anlamlar kazanır. 'Geçmişi anladık da gelecektekilerden farklı olmasının sebebi ne' diye düşünenler olabilir. Cevabı basit. Bir sonraki gezide odaya girerken "Acaba yine çiçek var mı?" diye düşünürsünüz. Böyle bir durumda sürprizden söz edilebilir mi? Fazla felsefi gelebilir ama sürprizler kelebeklere benzer. Biri bir gün diğeri de sadece bir kere yaşanır. Sürprizler; doğum günü, evlenme yıldönümü veya Sevgililer Günü'nde gelen hediyelerden farklıdır. Özel günlerde gelen hediye, mesaj ve benzeri şeylerde biraz mecburiyet, biraz alışkanlık vardır. Hediyeyi alan da veren de neyin, nasıl gelişeceğini bilir. Hatta beylik cümleler bile bellidir: "Niye zahmet ettin, tam da böyle bir şeye ihtiyacım vardı, ay çok beğendim, ben de aynısını seçerdim". İnsan hediye almak için biraz zaman, daha çok da para harcar. Oysa iyi bir sürpriz için en çok ihtiyaç duyulan şey fikirdir. Öyle olmasaydı her sürprizin içinde bir cümle saklı olur muydu?..
|