| |
|
|
Mizanoğlu
YAZILARIM bitmek üzere.. Yasemin odaya girdi.. "Hıncal Bey" dedi.. Nutku tutuldu.. Bana bakıyor.. Konuşamıyor.. Ölüm sessizliği derler ya, işte o.. Anladım.. Kim?.. Nihayet kekeledi.. "Orhan Ağabey!.." Her günümüzün birlikte geçtiği Orhan.. Bir elin parmakları içinde sayılacak en yakın dostlarımdan biri Orhan.. Can kardeşim Orhan.. Her derdime koşan Orhan.. Her keyfimi paylaşan Orhan.. Cumartesi Salomanje'de kahvaltıdaydık.. Tüm kibarlığı ile masanın neşe ve şaka kaynağıydı her zamanki gibi.. Bir Orhan'a takılır millet, bir de Ayşe'ye.. Şakayı en iyi kaldıranlardır.. Çıktık, sergiler gezdik.. Döndük bize geldik.. Maçı izledik beraber.. Bitince fırladık, Mutluluk filmine gittik.. Nasıl mutlu seyrettik yan yana.. Birlikte son mutluluğumuz olduğunu aklımıza getirmeden.. İçimizde sağlığına en dikkat eden, en sportmen oydu.. Orman yürüyüşlerini hiç ihmal etmeden.. Ama.. İşte o aması, acı.. Hepimiz bilirdik ki, Orhan hayata küskün.. Arkadaşlarının yanında idareten yaşıyor.. Yıllar sonra terk edilmeyi yediremedi. Tüm çabalarımıza rağmen hayatına bir başkasını sokmayı da reddetti.. Filiz o gün galeride kulağıma eğilip "Orhan'a acilen birisini bulmamız gerek" demişti.. "İstemiyor ki" dedim.. Orhan sanki hep bekliyordu.. Bizimle keyifliydi, ama o kadar.. Sonra kaçar evine, yalnızlığına dönerdi, bilirdik.. Ölesi yalnızlığına.. Öldü!.. Benden de bir parçayı öldürerek.. Ertekin, Güven ne haldeler hele, düşünemiyorum bile..
|