| |
|
|
Nüfus sayımında kaçırılan büyük fırsat
Biliyorsunuz eskiden nüfus sayımı sokağa çıkma yasağıyla birlikte yapılırdı. Bir gün eve kapanır, görevlileri beklerdik. Şimdi uygulama değişti. Eve kapanmak yok. Türkiye İstatistik Kurumu ' Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ni uyguluyor. Çıkan haberlere bakılırsa sonuçlar haziranda belli olacak. Güzel bir uygulama. Ancak sorunlu. Geçen gün ben de sayıldım. Önüme gelen formdaki sorular nelerdi? "Ad, soyadı, yaş, evde yaşayan kişiler" türü standart soruları geçersek, şunlar soruluyordu: 1) Hanenin toplam aylık geliri nedir?.. 2) Tarım sektöründe çalışan var mı? 3) Kendi işinde mi çalışıyorsun, yoksa maaşücret mi alıyorsun? 4) Eğitim durumu?.. Bu kadar! Sadece bu kadar! Bakın: Sayımı bir günde yaptığınızda fazla soru yöneltemezsiniz. Çünkü cevapları almak uzun sürer. Dolayısıyla ya nispeten az soru soracaksınız ya da çok daha fazla elemanı istihdam edeceksiniz. Yeni tip sayımda ise zaman sorunu yok. Aylarca sürebiliyor. Peki bu olanaktan yararlanarak niye daha fazla soru yöneltilmedi? Medyaya bakarsanız, Türkiye'yle ilgili birçok konuyu tartıştığımızı görürsünüz. Mesela: Kürt nüfusu ne kadar? Alevi nüfusu ne kadar? Hastalıklar ve sakatlıklar açısından ne durumdayız? Mesleklerimiz neler? Kendi evimizde mi, yoksa kirada mı oturuyoruz? Ortalama kaç metrekare alanda yaşıyoruz? Hangi yabancı dilleri, ne düzeyde biliyoruz? Evde hayvan besliyor muyuz? Soruları çoğaltmak mümkün. Ancak bu ve benzeri sorular anket formunda yer almıyor. Kürt ve Alevi sayısında sorun çıkabilir. Hadi onu anladık. Peki siyasi-dini göndermeleri olmayan, ' nötr' sorular niye sorulmadı? Nüfus sayımı tarih içinde nispeten yeni bir uygulamadır ve esas olarak ulusdevletler tarafından kullanılır. Çünkü modern devlet halkını tanımak ve ona göre politikalar üretmek ister. Bitmedi! Çağdaş devlet ekonomiyle de bire bir ilişkilidir. Dolayısıyla nüfus sayımı, girişimcilere de yardımcı olacak özelliklere sahiptir. Ancak bizim nüfus sayımında bu konuda doğru dürüst soru yok. Niye? Vaktiniz bol... Onca para harcıyorsunuz... O zaman şu işi kapsamlı bir biçimde yapsanıza! Fırsatını bulmuşken sadece devlete değil, özel sektöre de yarayacak bilgiler üretsenize! Ama yok... Bunların hiçbiri düşünülmemiş. Bu işle kimler ilgi? Mesela Devlet Bakanı Beşir Atalay ... Mesela Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı Ömer Demir ... Konuyla dolaylı bir biçimde ilgili olan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ... Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan ... Ve elbette uygulamanın siyasi sorumlusu Başbakan Tayyip Erdoğan ... Bu kişiler kendi kendilerine sormalı: "Harcanan onca paranın ve emeğin karşılığı olarak niye bu kadar az bilgi elde ediyoruz?" Evet, niye?
|