|
|
Berlin'de Türk olmak ve Türk filmi izlemek
Berlin Film Festivali'nde Yandım Ali, Takva ve Rıza gibi filmler başta olmak üzere Almanya'da yaşayan Türkler'den büyük ilgi gördü
Bu haftaki konumuz elbette Berlin. Nasıl olmasın ki... Bir haftadır burada yaşıyoruz, filmlerle yatıp kalkıyoruz, ünlülerin peşinde koşuyoruz. Ve sayısız Berlinli Türk dostumuzla muhabbet tazeliyoruz. Özellikle Türkiye'den gelen veya Türkiye ile ilişkili filmler, Berlin'in aydın Türklerini bir araya topluyor. Bu soğuk ülkenin gri gökyüzüne dağılmış kuşlar gibi dolanan yurttaşlarımız, kendi hikâyelerini anlatan her şeye açlar kuşkusuz. Ve hemen onun etrafında toplanıyorlar. Bu yüzden artık Türk filmleri, burada da büyük seyirci sayılarına erişiyor. Örneğin Film Pazarı'ndaki geleneksel Türk standını bekçi gibi bekleyen yapımcı Mehmet Soyarslan, son filmi Yandım Ali'nin Almanya işinden oldukça umutlu... Ülkemizi bu yılki Berlin festivalinin Panorama bölümünde temsil eden Özer Kızıltan'ın Takva filminin galası görkemli Zoo-Palast'ta yapıldı. Salonu dolduran kalabalık, filmi uzun uzun alkışladı. Ancak bu muazzam kalabalığı karşın, mütevazı 'Forum Bölümü'nde gösterilen Tayfun Pirselimoğlu filmi Rıza da Türkleri yeniden bir araya getiriyor. Bir gece, kuyruklu yıldız gibi festivalden gelip geçen Hürriyet'teki dostlarımız Ömür, eşi Soner Gedik ve Hürriyet'in Berlin Bürosu Şefi Ahmet Külahçı'yla ünlü Adnan Restoran'a gittik ve ilginç bir kişilikle tanıştık. 35 yıldır Almanya'da olan ve küçük işlerden başlayan Adnan Bey, dört yıldır Berlin'in Nişantaşısı olan lüks Charlottenburg semtindeki lokantasını işletiyor. Çok hoş ve geniş bir mekân... Adnan Bey, bize kimi giriş tadımlıklarından sonra 'Nodino usulü' dana pirzolasını tavsiye ediyor. Ve bu kalın, ama özel biçimde pişmiş eti lezzetle yiyoruz. Adnan Bey'inki tam bir başarı öyküsü. Ve lokantasında İtalyan'dan Türk'e, Uzakdoğu'dan Fransız'a çeşitli mutfakları birleştiriyor.
|