|
|
|
|
|
Miloseviç'e yapılan işin aynını yapmış, vampirlere fetva ile kazık sokmuştuk
|
|
Miroslav Miloseviç adındaki bir Sırp vampir avcısı, Sırbistan'ın geçen yıl ölen eski diktatörü Slobodan Miloseviç'in kalbine, mezarın üzerinden bir metre boyunda kazık çaktığını duyurdu. Diktatörle aynı soyadını taşıyan vampir avcısı, bu işi Slobodan'ın yeniden dirilmesini önlemek için yaptığını söyledi. Ölünün yeniden dirilip yaşayanların arasına karışması, yani vampir ve cadı gibi kavramlar Orta Avrupa'da, özellikle de Balkanlar'da asırlardan buyana vârolan folklorik inançlardandır. Bu ülkelerde, ucu iyice sivriltilmiş bir kazığın vampir olma ihtimali bulunan ölünün kalbine çakılması hâlinde, o ölünün dirilmesinin önüne geçildiğine inanılır. Miloşeviç'in kendi vatandaşı olan bir vampir avcısı tarafından potansiyel vampir kabul edilip kalbine kazık çakılması, bana bundan tam 174 sene önce, devletin emriyle Balkanlar'da iki cesede kazık çaktırmamız hadisesini hatırlattı. Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi gazetesi olan Takvim-i Vekai'nin 6 Ekim 1833 tarihli sayısında, Balkanlar'daki Turnovo kasabasının kadısı Ahmed Şükrü Efendi'nin bir raporu yayınlandı. Kadı, kasabada türeyen cadıların evlere dadanıp ortalığı karıştırdıklarını, hattâ insanlara saldırdıklarını söylüyor, birçok ailenin kasabayı terkettiğini bildiriyor ve işi bir cadı avcısına havale ettiklerini bildirdikten sonra şöyle yazıyordu: "Cadı çıkartmakla şöhret bulmuş olan Nikola isimli bir Rum ile 800 kuruşa anlaştık. Nikola, üzeriresimli bir tahtayla mezarlığa gitti ve tahtayı parmağının üzerinde çevirdi. Meğerse, tahtanın üzerine durduğu mezarda cadı olurmuş! Tesbit edilen mezarlar, Ali Alemdar ve Abdi Alemdar adındaki iki eski yeniçeriye aitti. Mezarları açtık ve korkunç bir manzarayla karşılaştık: Cesedler yarım misli büyümüş, kılları, parmakları ve tırnakları üçer, dörder kat uzamıştı. Yeniçerilik kaldırıldığı sırada yaşlarının ileri olması sayesinde cellâdın eline düşmeyen bu iki zorba, sağlıklarında yaptıkları fenalıklar yetmezmiş gibi, şimdi de kötü ruhları ile zavallı kasaba halkını rahatsız ediyorlarmış! Cadıcı Nikola, bunların sonsuza kadar yokedilmeleri için karınlarına birer ağaç kazık sapladı ve yüreklerini de kaynar suya atıp haşladı. Daha sonra, cesedlerin yakılması gerektiğini söyledi. İşin şeriata uygun olduğuna karar verip cesetleri hemen oracıkta yaktık ve kasabamızı bu cadı belâsından kurtardık" Gazeteyi okuyanlar Turnovo'nun cadılardan temizlendiğine inanmışlardı ama işin aslı başkaydı ve cadı hikâyesi, devletin yanıltıcı propagandalarından biriydi. Yeniçeri Ocağı'nı kaldıran İkinci Mahmud, halkın yeniçerilerin hatıralarından bile nefret etmesini sağlamak için cadı ve hortlak dedikoduları uydurulmasını emretmişti; Turnovo hadisesi de bu söylentilerden biriydi ama işe yaramış ve halkın yeniçerilere duyduğu nefretin daha da artmasını sağlamıştı (Reşad Ekrem'den).
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|