| |
Zorlu'nun aldığı arsa dört Boğaz Köprüsü ediyor...
Karayolları'na ait Zincirlikuyu'daki 96 dönümlük arsaya, Ahmet Nazif Zorlu'nun 800 milyon dolar vermesi, pek çok olgunun birlikte değerlendirilmesini gerektiren bir gelişmedir. Birincisi, bir arsaya bu kadar yüksek bedel ödenmesi, Türk ekonomisine gösterilen güvenin de, rakamların eskiye oranla nasıl büyüdüğünün de işaretidir. Neticede bu arsanın alımı ile iş bitmiyor. Bunun üzerinde yapılacak inşaat için de yüzlerce milyon dolarlık yatırım gerekecek. Zorlu Grubu'nun 2010'da tamamlanması hedeflenen yapılar kompleksi için, en az 400 milyon dolar daha harcama yapması gerekeceği açıklandı. Sonuçta milyar doların üzerindeki bir yatırımın başlangıcıdır arsanın alımı. Düşünün ki Boğaziçi üzerindeki Fatih Köprüsü ve Sapanca'dan Çatalca'ya uzanan 200 kilometrelik TEM Otoyolu, toplam 1.6 milyar dolara mal olmuştu. Yani Fatih Köprüsü'nün maliyeti olsa olsa 200 milyon dolardı. 1980'li yıllarda dev bir devlet yatırımı olarak algılanan bir harcamayı, bugün bir özel sektör şirketi tek başına yapabiliyor. Zorlu'nun sadece arsaya ödeyeceği para ile dört tane Boğaz Köprüsü yapılabilir. Bütün bunlardan ne çıkar, sorusunun cevabına gelince... Demek Türkiye'nin yarınına dönük iddiası olanlar büyük düşünmek zorunda.
YÖNETİCİ SORUMLULUĞU İkinci olarak da, Türkiye'de siyasete ve ekonomiye yön verenler büyük sorumluluklar taşımaktalar. Rahmetli Sakıp Sabancı, 4'üncü Levent'teki Sabancı İkiz Kuleleri'nin yapımı bittiğinde, bu gökdelenler henüz hizmete açılmadan, beni bunları görmem için davet etmişti. Turgut Özal'ın vefatı ertesindeydik. Sakıp Sabancı gökdelenleri gezdirdikten sonra elimi tuttu, "Senin arkadaşın Turgut Bey bizi aldattı. Türkiye' de işlerin hep iyi gideceğine inandırdı bizi. Ona kanıp taşa toprağa yüzlerce milyon dolar yatırdık" dedi. Bugün sade Ahmet Nazif Zorlu değil büyük ve küçük sayısız girişimci Türkiye'de işlerin iyi gideceğine inandıkları için, büyük riskler taşıyan yatırımlar yapmaktalar. Her yatırım aynı zamanda yeni istihdam alanları anlamına da geliyor. Düşünün ki bugün 800 milyon dolara satılan bu arsa Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından ilk olarak 1 Mart 2004'te kapalı zarf usulü ile satış ilanına çıkartılmış ve hiçbir alıcı 320 milyon YTL tahmini bedeli bile vermediği için, satış iptal edilmişti. Demek ki günlük koltuk kavgalarından ötesini göremeyen Ankaralıların, artık Türkiye'nin büyük tablosunu da görmeleri ve buna göre kavgayı "Demokratik hizmet rekabeti" ne dönüştürmeleri gerekiyor. Siyasetin nihai amacı vatandaşların mutluluğunun sağlanmasıdır. İşsiz ve krizden krize koşuşan vatandaşlar içinse, mutluluk sadece bir hayaldir.
İSTANBUL'A SAYGI Bir üçüncü mesele de, İstanbul'un kentsel yapısının karşı karşıya bulunduğu darboğazların aşılmasına ve gerek doğal gerekse mimari yapılanmaya özen gösterilmesine ilişkindir. Örneğin Zorlu'nun satın aldığı bu arsanın Barbaros Bulvarı'na bakan cephesinde, Türkiye'nin belki de ilk özgün gökdeleni var. Mimar Mehmet Konuralp tarafından planları çizilen, temeli 1972'de atılan ve 40 milyon dolar inşaat maliyetiyle 1977'de tamamlandığı bilinen 13 katlı binanın,Türkiye'nin ilk asma cephe deneyiminin gerçekleştirildiği birçok yapı bileşeni ve malzemesinin özel olarak üretildiği ve ilk kez kullanıldığı için Koruma Kurulu tarafından ulusal mimari örneği olarak tescillendiği biliniyor. Yani Zorlu Grubu bu arsadaki kompleksin planları yapılırken, mesela bu binayı yıkmak konulu tartışmalara girmekten kaçınmalıdır. Bunun gibi komplekste geniş yeşil alanlara ve yüksek kapasiteli otoparklara da mutlaka yer verilmelidir. Yani bir değerli taşınmaza sahip olan özel sektörün de kamuoyunun hassasiyetlerine saygılı olması, sadece kârlı olmayı değil, İstanbul'un yapılanmasına da özenli olduğunu kanıtlaması gerekiyor. Özetle Zorlu'yu kutluyoruz. Zorlu'nun hayalleri Türkiye'nin beklentileridir.
|