Savaş Dinçel ve saz arkadaşları

TUHAF bir oda burası... Ne giren belli ne çıkan... Savaş Dinçel, bu haftayı hastanede geçirdi. Yakın arkadaşları sık sık gittik, geldik. İyi oluyor, aramızdan biri hastalanıp da hastaneye yattı mı, birbirimizi daha çok görüp sohbet edecek fırsat çıkıyor. Hemen Müjdat Gezen'i aradım. Müjdat, hastalık hastası olduğu için dört doktordan daha fazla tıbbi bilgi sahibidir. Hemen koyduğu teşhisi anlattı. "Seninkini anladık, doktorlar ne diyor?" dedim. "Doktorlar benim kadar bu işten anlamaz," dedi sakin sakin... "Ben Savaş'ı doktorlardan daha iyi bilirim. Onlar röntgenini çeker, ben ruhunu okurum. Sigarayı bırakacak, içki azalacak, seks yok. Bak ben de onların hiçbirini yapmıyorum. Aslan gibiyim," dedi. Savaşçığım yatakta, 'uf olmuş' yatıyor. Bakıyorum, yırtar. Azıcık disiplinli yaşayacak. Kimler gelmiş, ne getirmişler hemen öğreniyoruz. Rutkay Aziz gelmiş, Şebboy getirmiş. Ne mana, hemen çekiştiriyoruz. Tarık Akan gelmiş, bir tek gül getirmiş. "Bir yerden yolmuştur," diyorum, çekiştiriyoruz. Altan Erkekli ve Altan gördüm, ikisi ortak beş tek dandik lale getirmişler. İki Altan'a, bir buket, hemen çekiştiriyoruz. Ben evden yılbaşında bana gönderilen, bu tip günler için sakladığım çikolatayı büyük bir kibarlıkla komedinin üstüne koyuyorum. Savaş'ın karısı Sumru alıyor, çikolatanın içinden banka müdürünün kartı çıkıyor. Müdürün rezilliği n'olacak. En çok çiçeği Müjdat Gezen getirdi. Meğerse yukarı çıkarken öbür hastaların odalarının önlerinde duran çiçekleri toplayıp getiriyormuş. Oda tıklım tıklım. Eh, ünlü oyuncular hastalanınca hastaneler şenleniyor. Arkadaşları hep ünlü Savaş'ın... Gelenin peşine takılıp bütün hastane odaya doluşuyor. Savaş'ın karısı Sumru, aynen evdeki gibi geleni ağırlıyor, gideni uğurluyor. Adeta Savaş'ın kabul günü... Savaş hastalık filan takar mı, o muhteşem zekâsıyla kırıp geçiriyor milleti... Eh, gelenler de anlatıyor. TV'de naklen yayınlasan reyting rekoru kırar. Talk-show'un en kralı... Müjdat bırakıyor, Savaş alıyor, ben sürdürüyorum, Tarık Akan alıyor, Altan Erkekli giriyor araya, o devam ediyor. Savaş çok da iyi bir ressamdır. Hastahane odasında sergi açmış, hani baksın da gözü gönlü şenlensin diye... Ben hemen "Bunları gelenlere satalım, hastane parası çıkar," diyorum. Savaş karşı çıkıyor. Onu kim dinler? Sumru'nun kardeşi Mehmet'e örgütleniyoruz. Birinci gün tablolar bitiyor. Mal bitince dışarıdan takı makı, incik boncuk getiriyoruz. Koridora tezgah kuruyoruz. Ayrıca Savaş'ın tablolarının dijital kopyalarını yapıp seri üretime geçiyoruz. Hastahaneden ayrılan bir hasta gelip, "Benim Balıkesir'de ev eşyası galerim var," diyor. Ondan sipariş alıyoruz. Anadolu'ya da sevkiyat başlayacak. Müjdat ve karısı Leyla, kötü kötü bakıyorlar, yardımcı olmuyorlar. Bunların derdi ne diye konuşuyoruz Sumru'yla... Bu arada tabii Savaş'la ilgilenecek zamanımız olmuyor. İşimiz gücümüz var. Müjdat ve Leyla giderek hırçınlaşıyor. Sigara içmemesi gereken Savaş'ın odasından herkes bir sigara tüttüreyim diye koridora çıkıyor. Savaş'ın ağzının suları akıyor. "Yahu bir nefes çekeyim," diyor. Sumru "Savaş, sen manyak mısın, sigara öldürür," diye ağzından dumanlar çıkararak Savaş'ı tersliyor. Koridordaki takı sergisinin yanında Savaş'ın kayınbiraderi Mehmet'le Hint eşyaları tezgahı açıyoruz. Müjdat'la Leyla buna da karşı çıkıyor. Ben bakıyorum Savaş akşama kadar yatıyor, hastayı oyalamak lazım... Sumru'yla minik afişler hazırlıyoruz. Alman Hastanesi iftiharla sunar "Savaş Dinçel gösterisi 'Doktor Civanım...' Karyola Şov..." Biletler tükeniyor. Akşam yan odalardan hastalar, hasta yakınları Savaş'ın karyolada yatarak oynadığı tek kişilik gösteriyi izliyor. Türk tiyatro tarihinde bir ilk gerçekleşiyor... Karyola Tiyatrosu... Müjdat ve karısı Leyla, bu sefer karşı çıkmıyorlar Müjdat, elinde kamera gösteriyi kaydediyor; "Hatıra, hatıra..." diyerekten... Ertesi gün bomba patlıyor. Müjdat, "Savaş hastalanır da ben hastalanamam mı?" diye kıskançlıktan çatlamış. Savaş'ın odasının karşısındaki odaya yatmış, yandaki odaya da karısını yatırmış. Amaçları belli... İşimizi bozmak... Çin malı dandik eşya toplamışlar tezgah açtılar. Ayrıca kitap satıyorlar. Tarık Akan "Gideyim bir siftah vereyim Müjdatlara," dedi. Kıyamet koptu bizim tarafta "Nasıl yaparsın?" diye... Savaş yattığı yerden "Ben sabah erkenden, sizler yokken Müjdat'ın odasına gidip bir ayna aldım, siftah verdim," dedi. Buyrun koynumuzda yılan besliyoruz biz, onun için hastanelerde çürüyelim herifin yaptığına bak, şuursuz aktör n'olucak. Dün öğleden sonra bomba patladı. Müjdat da kendi odasında tek kişilik gösteriye başlıyor. "M.S.M. sunar 'Hamletin Böbrek Taşı-Tıbbi gösteri...' Konuk oyuncular Tarık Akan, Rutkay Aziz..." Bak onlar da karşı gurupla anlaşmış. Baktık, böyle gitmez bu iş. Hemen toplantı. Yeni ürün, yeni bakış lazım. Savaş'ın konken oynadığı arkadaşlarından, Zeki Ökten, Çiçekbar Azmi, Bülent Kayabaş'la anlaştık. Odada taş oynatacaz, ekip kabul etti. Masa geldi. Başhekim, haber gönderdi "İki ameliyat arası gelir, ben de iki tur dönerim," dedi. Müjdat, hamle yaptı. Bir odayı daha ele geçirdi. Öğrencilerinden birini yatırmış, koftiden hasta numarası yaptırmış çocuğa... Bak bak gençleri zehirliyor. Hastanede el ilanı dağıttılar, tarot falı bakacaklarmış, bir de nargile servisi olacakmış. Ben, Sumru'ya "Yürü bu rezillik böyle devam etmez gidiyoruz," dedim. Savaş'ı çıkardık. Başka hastaneye transfer olduk. İyi bir ücret aldık. Savaş Dinçel, karyolada oynamaya devam edecek. Ayrıca çocuk tiyatrosu da olacak. Ama şu anda aldığım bir haberle yıkıldım. Müjdat "Hatıra hatıra.." diye çektiği Savaş'ın gösterisini bir TV kanalına satmış. Cevabımız ağır olacak, haftaya Müjdat'ın ne mal olduğunu açıklayacağım.