İkinci el tekne ithali ve Türk üreticiler
Geçenlerde amatör teknecilerin yaşadıkları bazı sıkıntıları dile getirmiş ve sonra da "Tabii her şey kötü gitmiyor. İyi haberlerimiz de var," demiştim. Aslında pek çok konuda iyi haberlerimiz var. Ancak biz bu hafta sadece tekne üretimi ile ilgili keyifli şeylerden bahsedeceğiz. Amatör denizciliğimizin gelişmesi için, öncelikle tekne sayısının arttırılması gerekiyor. Bunun yolu da belli. Ya üreteceksin ya da dışarıdan ithal yoluyla getireceksin. Yürürlükteki uygulamalara göre bu iki yolun ortak noktası da bahse konu teknelerin birinci el olması. Çünkü ikinci el tekne ithaline izin yok. Gümrük duvarlarının arkasına sığınanlar "Eğer ikinci el tekneye izin verilirse, Türkiye tekne çöplüğüne döner ve üretici batar," diyorlar. Türkiye yıllarca otomobil işinde bunu yaptı ve Türk insanı uzunca bir süre 'bir sene içinde' eleğe dönen otomobillere binmek zorunda kaldı. Ben yasaklamanın yerli sanayi için faydalı olduğuna inanmıyorum.
AMERİKA'YA TEKNE İHRACATI Mesela, bugün yeni tekne ithali serbest mi? Serbest. Pekiyi Türk üreticisi; hem de burada değil onların pazarlarında yeni teknelerle çata çat mücadele edip malını satıyor mu? Satıyor. Hem de sadece Avrupa'ya değil okyanusun öte yakasına yani Amerika'ya bile. İşin doğrusunu isterseniz tekne üretiminde yüzümüzü ağartan pek çok firma var. Ama ben yerimiz kısıtlı olduğu için aklıma geliveren bir ikisinden bahsedeceğim. Amerika demişken, hemen bir örnek vereyim: Geçtiğimiz ay Tuzla Tekad Marine Tersanesi'nde üretilen bir yelkenli Amerika'ya ihraç edildi. Tekne, dünyanın en ünlü teknecilerinden Ted Hood için yapılmıştı. Ted Hood yarışçılığının yanı sıra dizayner olarak da, tekne üreticisi olarak da dünya çapında bir markadır. Onun gibi birine tekne yapmak da, beğendirmek de, onun markasıyla satışa çıkmak da büyük bir başarıdır. Tekneyi yola çıkmadan önce bizzat inceledim ve gerçekten de işçiliğini, üretim kalitesini mükemmel buldum. Hemen başka bir örnek vereyim: Numarine Başladığı günden bu yana infüzyon teknolojisi kullanan, kalıp için bile özel robotu olan mükemmel bir marka Numarine. Kendi seri üretimi dışında İngiltere'ye sipariş tekneler de yapıyor. Geçtiğimiz haftalarda yaşadıkları ve fabrikanın mobilya bölümünün yanmasına neden olan sevimsiz olay bile üretim tempolarını düşürmemiş. Halen bir yandan üretimi sürdürürlerken bir yandan da mobilya atölyelerini yeniden yapıyorlar. Kurucaşile, Tuzla, Antalya, Bodrum ve Marmaris'te faaliyet gösteren yat tersanelerinin ortak noktalarından biri de üretimlerinin ciddi bir bölümünün ihracata yönelik olması. Bodrum'da Ege Yat başta olmak üzere dünya çapında hem ahşap, hem çelik, hem de polyester tekneler üretiliyor. Bu kez vereceğimiz örnek: Ünlü mimar Emre Kunt'un imzasını taşıyor. Emre Kunt, Bodrum SY Yatçılık Tersanesi'nde mükemmel bir trawler, bir de mini gemi yapmış. Denizci vasıfları öne çıkan 'balıkçı tipi motor yat' trawlerin suda duruşuna da, iç yerleşimine de hayran olmamak mümkün değil. Mini gemi ise küçük bir Savarona. Şimdi yine başa dönelim. Yukarıda isimlerini saydıklarımın dışında pek çok firmamız dünyaya çatır çatır tekne satıyorlar. Ve bunların hiçbiri gümrük duvarlarının arkasına saklanmış değil. Üstüne üstlük üretim için ciddi destek de almış değiller. Yani işi dünya standardında düşünmüş, dünya standardında örgütlemişseniz ne korumaya, ne de kanun koyucunun yapacağı kıyaklara ihtiyacınız olur. Şahsen ben Türk üreticisine güveniyorum. İkinci el tekne üretiminin onları hiç mi hiç etkilemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü onların tekne sattıkları piyasalarda zaten ikinci ellere ne bir kısıtlama var, ne de öyle bir şey kimsenin aklına geliyor. İnsan böyle durumlarda yöneticilere bir atasözünü hatırlatmak istiyor: Gölge etme başka ihsan istemem...
|