|
|
İkinci kadın aileden sayılmaz
Bir adamın hayatında ikinci kadın olmayı seçmiş ve onunla 20 yıl yaşamış bir kadına, kim "Sen bu adamın hiçbir şeyisin," diyebilir?
İkilemde kaldım. Bir türlü karar veremiyorum. Aile kavramından bahsediyorum. Hani tartışma yaratan yasa tasarısından. Evde yaşayan kadının resmi nikâhı varsa farklı, yoksa farklı davranılacağı yasa tasarısından. Gerçi Bakan Nimet Çubukçu "Ben hukuka göre davrandım, hukuk aile kavramını resmi nikâh olarak özetliyor," dese de ben duygusal olarak karar veremiyorum. Bir kadın düşünün nikâhsız yaşayan. Yaklaşık 15-20 yıldır aynı adamla aynı evi paylaşıyor. Ya da imam nikâhlı... Hangi kadın istemez beraber olduğu, çocuk yaptığı adam ile resmi nikâh yapmayı. Öncelikle çocuğuyla aynı soyadı taşımak için ister. (Soyadı işi ayrı derttir ya o da başka bir yazı konusu olur!) Türkiye'deki çoğu kadın, kendi maddi bağımsızlığını sağlamış kendi seçimiyle nikâh istememiş marjinaller dışında, resmi nikâhlı olmayı seçer. Neden? Bazen maddi olarak kendini güvene almak, bazen toplum içindeki evli statüsüne sahip olmak, bazen de duygusal sebeplerden birinin nikâhlı karısı olmayı ister. Dolayısıyla imam nikâhıyla oturan, uzun yıllar beraber yaşayan kadın da bir gün beraber yaşadığı adamın resmi karısı olmayı hayal eder. Peki yeni yasaya göre ne olacak? Ya adam evdeki kadına şiddet uyguluyorsa? Önce resmi nikâh var mı yok mu diye bakılacak... Bazılarının abartılı tabiriyle, kadın nikâhsızsa dövülebilecek. Türkiye'de imam nikâhı ile yaşamın yaygın olduğunu ben değil araştırmalar söylüyor zaten. Peki onca kadına ne olacak? Çocuğuna anne, kocasına resmi eş bile olamayan, adama bir şey olduğu takdirde hiçbir güvencesi olmayan bu kadın, dayak yiyince kime başvuracak... Ya da resim nikâh yaptırmayı beceremediği için şikayet hakkı yok mu acaba. Kim 10-15 yıl evde oturup sevdiği adamdan çocuk doğuran bir kadına "Sen bu aileye dahil değilsin," deme hakkında sahip olabilir ki?
*** Gelelim madalyonun öteki yüzüne. Hemen heyecanlanmayın, imam nikâhını falan savunmuyorum. Üstelik nikâhın kerametine inananlardan bile değilim. Kim nasıl hissediyorsa öyle yapar, öyle yaşar. Ben kendimi bir adamın eşi ilan ettiysem bunu devletin onaylamasına hiç gerek yoktur, orası ayrı... Ama yasalar yazılırken benim gibi düşünenlerin genelinden çok herkesin ortak ihtiyaçlarına göre karar alınmalıdır diye düşünüyorum. Hele burası Türkiye ise durun orada biraz. Kadın siyasetçiler, kadın dernekleri, sivil toplum örgütleri ve aklınıza gelen kadın sorunuyla uğraşan herkesin, uzun yıllardır uğruna savaştığı şey özellikle Anadolu kadınını resmi nikâh hakkına sahip olması değil mi? Biz şimdi çıkıp da "İmam nikâhlı, beraber yaşayan kişi de ailedir," dersek ne olacak? İmam nikâhını meşrulaştırmış olmaz mıyız? Kocalarını resmi nikâha ikna etmeye çalışıp, her türlü hak için mücadele eden kadınlara ayıp edilmez mi peki? Nimet Çubukçu "Hukuk aileyi tanımlamış," deyip işin içinden kendince sıyrılıyor. Ama ben onun da ikilemde kaldığına eminim. Aile kavramını yeniden mi yorumlamak gerekiyor. Belki. Beraber yaşayan aile değilse çocuk niye ebeveynlerine "Anne, baba," diyor. Aile edinilen bir hak mı, yoksa doğal bir süreç sonucu mu oluşuyor? İşin içinden çıkamadım. Bir tarafta sürekli şiddet gören kadınlar. nikâhlı-nikâhsız diye ayrılır mı? Bir tarafta bütün gücünü resmi nikâh yapabilmek için harcayan ev kadınları. Hepsi erkek dünyasında. Erkeklerin kurduğu dünyada onların oyunlarını bozmaya çalışıyorlar. Aslında çoktan hakları olanı elde etmek için uğraş veriyorlar. Kendi kendinize sorun. Bir adamın hayatında ikinci kadın olmayı seçmiş ve örneğin 20 yıl öyle yaşamış bir kadına, kim "Sen bu adamın hiçbir şeyisin," diyebilir?
|