|
Birisi kalkıp da halifeliğini ilân ederse seyreyleyin gümbürtüyü
|
|
Meclis'in 3 Mart 1924'te çıkarttığı "Hilâfetin ilgasına ve Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkartılmasına dair kanun"un ilk maddesinde "Halife, hal' edilmiştir. Hilâfet, hükümet ve cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilâfet makamı mülgadır" yazılı. Cümle, günümüzün Türkçesi ile, şöyle: "Halife görevinden alınmış, tahtından indirilmiştir. Hükümetin ve cumhuriyetin anlamı ile kavramı hilâfeti de aslında içerdiği için, hilâfetin makamı kaldırılmıştır" İşin tuhaflığı, işte burada: Kanunun adında "hilâfetin
ilgasından" sözedilirken metninde "hilâfet"in değil, "hilâfet makamı"nın yani "halifeliğin" kaldırıldığı söyleniyor ve "Hem hükümetin, hem de cumhuriyetin anlamında hilâfet zaten vardır" deniyor. Madde niçin bu şekilde kaleme alınmıştı ve açıkça "hilâfet kaldırılmıştır" denmemişti, bilmiyoruz. Ama, bazı ihtimaller üzerinde durabiliriz: n Madde, "Cumhuriyet aslında hilâfeti de içerir, dolayısıyla ayrı bir hilâfet makamına ihtiyaç yoktur" düşüncesinden hareketle kaleme alınmış olabilirdi. n Belki de o dönemin şartları içerisinde ölçülü bir ifade kullanılmış, gelecekteki bir ihtimale, meselâ Türkiye'nin İslam dünyasının lideri olması şeklindeki bir gelişmeye açık kapı bırakılmıştı. Bu ihtimaller daha da çoğaltılabilir ama konunun önemli olan tarafı, hilâfetin kaldırılması kanununun ilk maddesinde "Hükümetin ve cumhuriyetin anlamı ile kavramı, aslında hilâfeti de içermektedir" denmesi... Günün birinde bir hükümet yahut cumhuriyet büyüğü kalkıp da "Hilâfet hiç gitmedi ki, zaten bizdeydi" deyip halifeliğini ilân etmeye kalkarsa, siz işte o zaman seyredin şenliği!..
|