Kimin adına?
Basit bir soru sormalıyız. Soru; kelime sayısı, cümle yapısı bakımından basit elbette. "Türkiye, İran'a saldırı için bir söz verdi mi?"
Daha uzatmak isterseniz... "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve millet adına, hükümet ve(ya) Genelkurmay, ABD (ve İsrail'e) vaat ve(ya) taahhütlerde bulundu mu?"
Daha yeni sızan bir gizli rapora göre, ABD Genelkurmay Başkanı Pace dahi, ülkesinin başka bir savaş yürütecek kapasitesinin erozyona uğradığını, risklerin büyüdüğünü, ordunun kapasitesinin sınırlı olduğunu Kongre'ye bildirmişken, savaş tamtamları nasıl yoğunlaşıyor?
ABD, bu kez Türkiye'den belli vaat ve taahhütler almadan herhangi bir İran saldırısını aşırı riskli bulur. ABD (veya İsrail) uçakları tarafından yapılacak bir bombardımanın orada kalmayacağı bir yana; o uçakların uçuşu için dahi Türkiye (hava sahası, hatta toprakları) gerekli olur. ABD ve İsrail'den İran'a muhtemel bir saldırının kokusu artarken, Türkiye'den herhangi bir güvence verilmiş midir?
Hakiki bir demokraside bu soruların peşine düşülür. Bir tarafta hükümeti sorgulayamayan bir kısım medya; Bir tarafta Genelkurmay'ı sorgulayamayan kısım kısım medya; Bir tarafta hükümete "embedded" olmuş, yanaşmış, yapışmış bir kısım liberallik, demokratlık vesaire; Bir tarafta askere "embedded" olmuş, ilişmiş, amade olmuş bir kısım milliyetçilik, ulusalcılık, muhalefet partiliği vesaire; Bunu doğru dürüst sorgulayabilir mi?
İsimleri de açıkça yazalım: Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki hükümet ile Orgeneral Yaşar Büyükanıt' ın başkanı olduğu Genelkurmay yahut bizzat her iki (veya bir) isim, devlet adına, millet adına, gelecek adına ABD'ye (ve/ya İsrail'e) İran'a bir saldırı için herhangi bir vaatte, taahhütte bulundu mu? Türkiye hava sahası (koridoru); Türkiye'deki üsler; Türkiye'den uçak havalanması; Üslerin takviyesi; İncirlik'teki nükleer başlıkların kullanılması; Sınır operasyonları; Ve bir gün gerektiğinde, kara çatışmalarına, asker konuşlanmasına ve asker sevkine dair, bir vaatte veya taahhütte bulundular mı?
Sınırımızdaki bir ülke daha saldırı, savaş kapsamına alınmak isteniyor. Bir saldırıyı hak ettiğini yahut hak etmediğini düşünebilirsiniz. Ama, kendileri istedikleri gibi nükleer silah geliştiren ve kullanabilen, denetime kapayabilenlerin; hatta bunlardan ülkenize depolayanların, başka devletlerin nükleer silah geliştirme ihtimali üzerine, sizi de uzun, tahrip edici savaşlara sürükleyebilecek şımarık niyetleri karşısında kendi liderliklerinizi sorgulayabilmelisiniz. Hükümetiniz ile Genelkurmay'ın, bu toplumu binbir gerilimde tutan bir sürü çatışmanın tarafı gibi görünürken, bu meselede uzlaşıp uzlaşmadıklarını; bunun, başka konulara da yansıyabilecek nasıl bir mutabakat olabileceğini merak etmelisiniz. ABD (ve/ya İsrail) ile, ne tür pazarlıklar yapıldığını dert etmelisiniz. Meclis de bunun için vardır; bunun için adı Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir, bunun için orada "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazar.
Soru şu: Herhangi bir vaat veya taahhütte bulundunuz mu? Bir mutabakatınız oldu mu? Kimin adına!
|