kapat
   
23 Şubat 2007 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Bu coğrafyada duvarları yıkabilen tek ülkeyiz...

Aslında "Çok seslilik" hep vardı. Ama bazı sesler hiç duyulmazdı.
Bunun gibi "Rekabet" de hep vardı. Ancak bazı ürünler pazarda bulunmazdı.
Faslı sosyolog Fatema Mernissi'nin Rabat'taki dükkanda ayakkabı alırken tanık olduğu sahneyi, kitabını (İslam and Democracy: Fear of the Modern World 1992) okuyanlar hatırlar.
Fatema Mernissi kendisine uygun olanını seçmek için tezgahtarın önüne yığdığı ayakkabıları giyip çıkartırken, tezgahtarın kendisi ile ilgilenmediğini ve gözünün dükkanın bir köşesindeki televizyonda olduğunu görür. Televizyonda Berlin Duvarı'nın yıkılışından görüntüler yayınlanmaktadır o sırada. Tezgahtara sorar:
- Berlin Duvarı' nın yıkılmasından sana ne? Neden bu kadar fazla ilgileniyorsun?
Tezgahtar gülümseyerek cevap verir:
- Belki bir gün bizim duvarlarımız da yıkılacak?

BİZİM DUVARLARIMIZ
Hiç düşündünüz mü bizim duvarlarımızın ne zaman yıkıldığını? Ya da çok partili demokrasiye geçtiğimiz yıl olan 1946'da yıkıldığını mı zannediyorsunuz duvarlarımızın?
Sadece "Değişim" i yaşamak, duvarların yıkılması anlamına gelmiyor.
Duvarlar, bütün seslerin aynı ölçüde duyulabildiği zaman yıkılmış oluyor.
Bütün düşünceler, bütün ürünler, bütün hizmetler toplumun ve tüketicilerin alımına hazır ve rekabet her alanda gerçekten var olduğu zaman duvarlar yıkılmış oluyor.
Bu açıdan Türkiye'de duvarların çoğu yıkıldı.
Bugün üç tane gazete 28 Şubat'ta olduğu gibi bir merkezin talimatına uyarak ortak manşetle yayınlansa, biliyoruz ki en az üç tane başka gazete, bu manşetlerin karşısındaki manşetlerle yayınlanır.
Bir televizyon kanalı birilerini hedef alıp, konu mankenleri kullanarak toplumu yönlendirmeye kalksa, en az onun kadar izlenen diğer kanallar bu yayının düzmece ve kasıtlı olduğunu izleyicilere duyurur.

KALINTILAR VAR
Tüketiciye sunulan ürünler için de durum aynı. Gümrük duvarlarının arkasına sığınarak yapılan korumalı sanayicilik bitti. Otomobil mi üretip satıyorsunuz? Dünyanın en gelişmiş teknolojisini kendi ürününüze yansıtmamışsanız, global rekabet sizi yok eder. Bankacılık mı yapıyorsunuz? En iyi hizmeti en elverişli fiyata sunmuyorsanız, karşınızda dünyanın en büyük bankalarının rekabetini bulursunuz.
Tabii ki eski duvarların kalıntıları hala var. Alışkanlıklar, eski bilgiler, saplantılar, tabular, sloganlar, yıkık dökük olsalar da, düşünce kentlerinin çevresindeki harabeleri oluşturmaktalar.
Ama artık söylenmedik söz pek yok gibi. Kendileri gibi düşünmeyenlere "Hain" demeyi alışkanlık haline getirenler kelaynak kuşları benzeri nesli korunmaya muhtaç yaratıklar halindeler. Farklı söylemlere karşı
"Rejim tehlikede" diye feryat edenler, mezarlıkta ıslık çalanlar konumunda. Her askeri darbede devrilip yasaklananların militarizmle flört etmeleri, sadece tebessümle karşılanıyor.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Artık fındık, fıstık, kuru incirle kutlanan
"Yerli Malı Haftaları" tarih kitaplarında kaldı. 85 milyar dolarlık ihracatın yüzde 85'i sanayi ürünlerinden oluşuyor şimdi. Ve iç siyasetin dengeleri de, artık dışa endeksli. Avrupa mevzuatı, şimdi Türkiye'nin üst hukuk normu. Türk yargısının her kararı artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yargılanıyor.
Ortadoğu ülkeleri arasında duvarlarını ilk yıkan Türkiye oldu. Önce Cumhuriyet'le, sonra demokrasi ile ve en sonunda çok seslilik ve serbest rekabetle, dünyaya açılarak başardık bu işi.
Kendilerini hala duvarların arkasında görenler varsa, bu yanılgılarını bırakmalılar artık. "Bu halk bu demokrasiye layık değil; bu halkı feshedelim" demeyi alışkanlık haline getirenler, Brecht oyunlarından başka hiçbir sahnede yer bulamaz.
Şimdi sıra "Üstünlerin hukuku" ndan
"Hukukun üstünlüğü" ne geçmeye geldi. Onu da başardık mı duvarlar iyice yıkılmış olacak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Siyaset dünyasında trafik polisi olmak kolay değil...   / 22-02-2007
 Ankaralıların kavgalarına yedek parça olmayalım   / 21-02-2007
 Türkiye'den önce 6 milyon Türk AB'ye girdi...   / 20-02-2007
 Hükümet de Genelkurmay da, ABD’ye karşı aynı çizgide...   / 19-02-2007
 Aynı anda hem Avrupalı olalım hem de olmayalım...   / 18-02-2007
 Alan da, satan da, yapan da yaptıran da aynı kamu mu?..   / 17-02-2007
 Ezberleri bozmak o kadar zor değil ki...   / 16-02-2007
 Elektrik ampulü bu ekranlardan daha aydınlatıcıdır...   / 15-02-2007
 Türkiye geri dönüşü olmayan noktayı geçti   / 14-02-2007
 Keşke Bolu Dağı Tüneli açılmasa mıydı?   / 13-02-2007
YILMAZ ÖZDİL
Karanlıktan Aydınlığa... Aydınlıktan Taranlığa...
Ali...
ERGUN BABAHAN
Açık Radyo
İstanbul'da yaşamanın çeşitli avantajları...
MEHMET BARLAS
Bu coğrafyada duvarları yıkabilen tek ülkeyiz...
Aslında...
UMUR TALU
Konuşuyorlar işte!
Basın ve ifade özgürlüğünü, sansürü...
FATİH ALTAYLI
Kaçakçılar
Bugün SABAH'ın manşeti adaletteki çarpıklığı...
ERDAL ŞAFAK
Üst düzey yolsuzluk
Romanya Senatosu'nda...
'Şeytan üçgeni' koltuğundan etti
Başbakan Prodi ekonomik kararlarıyla sanayicileri eşcinsel çiftler...
'Nükleer çalışmayı genişletti'
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin İran'a uranyum...
Zaferden kabusa
Zaferden kabusa
F.Bahçe, 3-3'ün rövanşında Alkmaar deplasmanında maça muhteşem...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu