Konuşuyorlar işte!
Basın ve ifade özgürlüğünü, sansürü bu kadar çok konuşuyoruz ya... Sanırsınız, hakikisinden konuşuyoruz. Konuşanların önemli kısmının derin otosansürler ve basın, ifade özgürlüğü ihlalleri içinde yuvarlanmış olması acıdır. Ayıptır.
1. Liderinin ağzının içine bakan, parti içi demokrasi derdi olmayan, antidemokratik hiyerarşilere tabiliği kabullenen bakanlar, iktidar veya muhalefet mebusları, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 2. Patronu dahil; güçlülerin, kimi kudretlilerin altında ezilen, ses çıkaramayan, en azından bir kısmının kayıtsız şartsız sözcüsünden ibaret gazeteciler, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 3. Hayatı otosansür dolanlar, haber gizleyenler, iktidar kapısında, otel odalarında medya gücü ile hükümet gücü takas edenler, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 4. Basını cendereye alan kanunlar patronun kanunudur diye iki satır yazı yazamayanlar, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 5. Transfer olduğu gazetede yazarların, çizerlerin kovulmasını, sütunların boşalmasını sotada bekleyenler, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 6. Yazdığı gazetede, adamı olduğu iktidara yaranmak için yazar, haber susturulmasını, manşet sökülmesini, TV'de bülten sansürlenmesini, isim gizlenmesini kabullenenler, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 7. Patronun sevmediği bakanın azledilmesini eleştiren yazısı atılırken susanlar, iktidar eleştirilerinin susturulmasına göz yumanlar veya maddi pazarlık haline getirenler, gazetede yönetim değişince önceki yönetimin patron sansürüne rağmen koyduğu haberi öven yazısını gece yarısı apar topar çıkartanlar, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 8. Gazeteciler "iş güvencesi yasası" kapsamına alınmasın diye, patron isteğiyle bakan aleyhinde şantaj manşet hazırlayanlar, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 9. Patrona gık diyemeden konseycilik oynayanlar, duayenlik oynatanlar, yazısının patronu kızdırdığını öğrenince kalemi iki büklüm özür dileyenler, meslek örgütü diye başbakana giderken yanında patron götürenler, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür konuşamıyor ki! 10. Askeriyeden, medyadan holdinglere, camianın, cemaatin şirketlerine kadar, altta, en altta kalanın konuşamamasını, köle, esir, ecir, rehine, uyruk, reaya, maraba gibi çalıştırılmasını, kovulmasını, aşağılanmasını, yaralanmasını dert ve mesele edemeyenler, onları konuşturmayanlar, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür(lük) konuşamıyor ki!
11. Sözde demokrasiden, piyasa ahlakından, hukuktan, etikten yana büyük işadamı örgütü diye geçinip üyeleri arasında profesyonel gazeteci olmasına göz yumanlar, medya vesayeti altına girenler, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür(lük) konuşamıyor ki! 12. Başkasının sesini, acısını, dilini, dinini, mezhebini, umudunu, hayalini, kırıklığını, feryadını, öfkesini, eleştirisini, hayatını, hakkını, özgürlüğünü susturmak, bunu bazen dindarlık, bazen laiklik, milliyetçilik, ulusalcılık, belki solculuk veya demirkıratlık ya da demokratlık sananlar, "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür(lük) konuşamıyor ki! 13. Küreselyerel; ekonomiktoplumsal, siyasiaskeri, gündelik hayattaki ilkel yahut pek modern, post modern tahakkümlerin çoğunu görmeden, bazen bizzat onaylayarak, uygulayarak, boyun eğerek azdıranlar, sürdürenler "ifade özgürlüğü" nü samimi konuşabilir mi? Onlar her koşulda özgür(lük) konuşamıyor ki!
Ama konuşuyorlar! 13'üncü maddeye geldik, hâlâ konuşuyoruz işte! Yine de... Herkes her zaman konuşabilsin...
|