| |
|
|
Çocuk pornosu da özgürlüğe girsin mi!
Yılmaz Özdil dün "şahane" bir yazı yazmıştı, "Bukalemun" başlığı ile. Yılmaz, "Bu ülkenin en büyük hastalığı yanardönerliktir. Başın kıçın oynamasıdır. Omurgasızlıktır" diyor. Bütün bunları demesinin nedeni de, "Kurtlar Vadisi adlı dizinin yayından kaldırılması." Yılmaz Özdil, "Sınırsız özgürlükten dem vuranlar nasıl olur da Kurtlar Vadisi'nin kaldırılmasını hoş görebilir" diyor ve özgürlükçülerin Kurtlar Vadisi'ne sahip çıkması gerektiğini savunuyor. Açıkçası "özgürlükçü" biri olarak Yılmaz Özdil'in Kurtlar Vadisi'ne sahip çıkmasına hiçbir şey demem. Ancak yazısının ilk bölümünün "tersten bakınca" da çok doğru olduğunu görebiliyorum. Nasıl mı? Mesela hayatında özgürlük için tek kelime yazmamış, kimsenin düşünme özgürlüğünü savunmamış, hatta tersine kendi gibi düşünmeyenlere sert tavır almış, dahası hedef göstermiş yazarların söz konusu olan "Kurtlar Vadisi" olunca nasıl da birden "özgürlükçü" kesildiklerini, "düşünce hürriyetini" savunur hale geldiklerini görünce gülüyorum. Çünkü onlara göre kendileri gibi düşünmek serbest olmalı, kendileri gibi düşünmemek ise yasaklanmalı. Omurgasızlık, yanar dönerlik, oynayan kıç baş tam da burada işte. Doğrusunu isterseniz, Kurtlar Vadisi bir kitap olsaydı beni ilgilendirmezdi. Bir tiyatro oyunu olsaydı dönüp bakmazdım bile. Ama Türkiye'de son dönemde bu dizinin yarattığı etkiyi görmezden gelip, çeteciliği, mafyayı Kurtlar Vadisi adı altında savunmak, üstelik de bunu "düşünce özgürlüğü" arkasına sığınıp yapmak akıl alacak gibi değil. Özgürlük olsun diye çocuk pornosu, şiddet, ensest ve daha birçok şeyin televizyon kanallarında olmasını savunabilir miyiz!
|