|
|
Türk basınının kısa bir tarihi
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 60'ıncı kuruluş yıldönümü nedeniyle Nebil Özgentürk'e bir belgesel yaptırmış. Önceki gece Cemiyet yöneticileri, ağabeylerimiz, ustalarımızla birlikte "Bizim Yokuş Bab-ı Ali'nin Tırmanışı... Medyanın Koşusu... ve Basının Kısa Tarihi..." isimli bu belgeselin bir saate yakın süren özetini izledik. Darbeler, darbelere direnenler, darbelerle işbirliği yapanlar, darbecinin elini öpenler, hükümetlerin medyayı biçimleme çabaları, baskıları, basında kahramanlaşan veya köşe dönenler. Bu 60 yıl içinde andıçlar, hapisler, cezalarla, reklam ambargoları, 141, 142, 159'lar, yayın yasakları, sansürler, şimdi 301'ler ve ama her dönemde kurşunla, bombayla can veren gazeteciler oldu. Bu kanlı macera henüz bitmedi. Düşüncesini yazan, farkını ortaya koyan, sorgulayan kalemler hala çetelerin, çetecilerin kurşunlarına hedef olmaya devam ediyor. İktidarların basınla, televizyonla oynama, kendi medyasını yaratma çabası ise hiç bitmiyor. Muhalif görülen kanalların, gazetecilerin üzerine Maliye yönlendirilebiliyor ama aylardır bedava gazete dağıtanlara "Değirmenin suyu nereden geliyor" diye sorulmuyor. Sonuç itibariyle burası merkezi iktidarı ele geçirip toplumu kendi inançları doğrultusunda biçimlemeye çalışanların ülkesi. Bu açıdan bakınca herkes Jakoben. Muhalefet yıllarındaki demokratlık, hoşgörü iktidara gelir gelmez unutulabiliyor. Dünya standardında bir demokrasi hedeflediklerini ilan edenler, iş Ankara kriterine kalırsa nasıl bir Türkiye yaratacağını her eylemiyle ortaya koyuyor. İktidara yakın gazete kavramı bile yok oluyor, iktidarın gazetesi ortaya çıkıyor. Kimse yakın tarihten ders almış görünmüyor; kendi medyasını yaratmak için yola çıkanların nasıl kötü yollara saptıklarını görmüyor. Bab-ı Ali tarihinde yeni bir dönemin yaratıldığına tanıklık ediyoruz. Gazeteye, gazeteciye iktidar olanaklarını kullanarak gözdağı vermenin yanlışlığını nasıl oluyor da kimse göremiyor anlamak giderek zorlaşıyor. İktidar körlüğü denilen şey bu olsa gerek. Gazetecilere açılan tazminat davaları, ceza davaları kesmiyor artık anlaşılan. Demokrasi konusunda, samimiyet sınavında çakıyoruz. Karnelerde tarih zayıf yazacak.
|