|
|
O şimdi şarkıcı
Bir şarkı yarışmasına katılmaya hazırlanan Mehmet Ali Ilıcak, gazeteci Mehmet Barlas'ın eskiden şarkıcılık kariyerine mani oluşunu, medya patronluğunu ve ailesini anlattı..
'Sabah akşam namaz kılarım, Cuma namazlarını kaçırmam, her gece yatmadan önce yüksek sesle ve Türkçe Kuran'dan dört sayfa okurum, yani senede iki kez hatmederim. Eşimin başı açıktır ama ağzıma içki sürmem.'
'Üzüntüm nedir biliyor musunuz? Annem, babam, Aslı... Dördümüzün ortak anısı yok. Belki toplasanız bütün hayatta üç beş ay eder. Birlikte yemeğe bile doğru dürüst çıkmamışızdır.'
'Gazete sahibi olsaydım yarışmaya katılmazdım!'
19 yaşında tespihi eline alıp, 23 yaşında medya patronluğuna soyunan, ama başarılı olamayan Mehmet Ali Ilıcak, sonunda bir şarkı yarışmasında sesiyle kendini kanıtlamaya hazırlanıyor Özel jetlerden, arabasız geçirdiği günlere kadar her şeye razı fakat "Annemin parasına muhtaç olacağım gün, bittiğim gündür," diyor.
- Ses yarışmasına katılıyormuşsunuz, zaten sesinizin güzel olduğunu duyardık hep... - 20'li yaşlarımda benim şarkıcılık kariyerime Mehmet Barlas mani olmuştur. Tercüman'da gazeteciydim. Rahmetli Özal mıydı, Süleyman Demirel mi, bir cumhurbaşkanıyla Amerika'ya gittik. Waldorf Astoria'nın lobisinde gazeteci arkadaşlarla hep beraber otururken şarkı söyledim, o sıralar şan eğitimi de alıyorum. Mehmet Ağabey dedi ki, "Sen bu bet sesinle sus, bir daha şarkı falan söyleme, rezil olursun..." Sesim güzel değil yani, iddialı da değilim.
- E, iddialı olmadığınız bir şeyi niye yapıyorsunuz? - Ben 18 yaşından itibaren televizyonlara, gazetelere çıktım, ama hiçbir zaman hakkımda iyi bir şey söylenmedi. Sokakta Mehmet Ali olarak sorduğun zaman 'boktan, dolandırıcı, bilmem ne bir adam' izlenimi var. Halbuki iç dünyama baktığınız zaman ben öyle bir insan değilim. Annem, çevrem de çok tepkili yarışma kararıma. "Girme bu yarışmaya, imajın..." filan diyorlar, yani çevremdeki herkes katılmamam gerektiğini söylüyor.
- Ama siz artık şarkı söylemek mi istiyorsunuz? - Kendim için bir şey yapmak istiyorum, ikincisi de; TEYEV diye bir vakfa duyarlılık oluşsun istiyorum. 1982'de kurulmuş bir vakıf bu, ama insanlar bilmiyor işte.
- TEYEV'in açılımı ne? - Çok uzun bir ismi var, o yüzden ben de ezberleyemedim tabii. Türk Eğitim Malülleri Bilmem ne diye... Şehit olmuş polis vakfı olabilir. (Türk Emniyet Teşkilatı Yetimleri Eğitim Vakfı)
- Polis sevginizi neye bağlayabiliriz? - Modern milliyetçi, vatanperverim. Benim için bu vatan önemli, ama askerlik yapar mısın, e kardeşim, benim bir faydam var mı, yok. Kısa dönem yaptık zaten. Realiteye bakalım. Benim şimdi Hakkari'de bir faydam olmaz, zararım olur yani. Muhafazakârlığı da inanç, dindarlık açısından ele alıyorum. Sabah ve akşam namaz kılarım, cuma namazını kaçırmam, her gece yatmadan önce yüksek sesle ve Türkçe, Kur'an'dan dört sayfa okurum. Yani senede iki kez hatmederim. Eşimin başı açıktır, ama içkiyi de 1991'den beri ağzıma koymam.
- Kötü bir sarhoşluk anısı mı? - Hayır, o tarihte Recep Tayyip Erdoğan'la tanıştım. Beni ona Necmettin Erbakan emanet etmişti.
- Odanızdaki fotoğraflarda Semra Özal da baş köşelerden birinde... Sizi kimse ona emanet etmedi mi? - Özal ailesiyle annem, ailem çok düşmandı ama buna rağmen Semra Hanım beni çok severdi. Efe de çok yakın arkadaşımdı, o düşmanlığa rağmen ben onların evinde, başbakanlıkta, Çankaya'da çok kaldım. Semra Hanım, bana her zaman sevgiyle baktı. Olduğu gibi bir kadın o, nev-i şahsına münhasır yani. Ama İl Başkanı olacakken kampanya gezilerine katılmıştım, hayat için çok büyük tecrübedir. Etrafı saran yağcılarının ne kadar enteresan olduğunu o sayede çok küçük yaşta görebilmiştim.
- Kendi iktidarınız, kendinize yetiyor mu Mehmet Ali Bey? - İnsan olduğuyla yetinebilir mi? Tabiatına aykırı yani... Bu bana "Yarın tekrar gazete sahibi olmak ister misiniz?" diye sormak gibi bir şey.
- O halde "İktidar sahibi olsaydınız bu yarışmaya katılmayacaktınız," diyebilir miyiz? - Evet, eğer gazete sahibi olsaydım, bu yarışmaya katılmazdım.
Şebnem AKSON
|