|
|
Çölaşan olayı ahlaksız teklif
Uçaktaki sohbetin ikinci konusu başta da belirttiğim gibi Hürriyet köşe yazarı Emin Çölaşan ile ilgili gelişmeler... Uçağın en arkasında bulabildiğimiz boş koltuklara oturup gerçekleştirdiğimiz sohbetimizde Baykal, Çölaşan ile ilgili gelişmeleri bizden öğrenmek istedi. Konuya hâkim bir arkadaşımız gelişmeleri kısaca özetleyince Baykal'ın yüz hatları gerildi. Ardından tepkisi geldi:
Böyle şey olur mu? "Bu, çocuğunu sağlığına kavuşturmak için 150 bin dolar arama olayı değil, en büyük ahlaksız teklif işte budur. Demokrasi açısından ahlaksız tekliftir. Demokrasi açısından ahlaksız tekliftir, hatta daha iğrençtir..." Baykal, bu sözleri söyledikten sonra eleştiri oklarını Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a çevirdi: "Maliye Bakanı kendisi için 4 sefer af çıkardı, yetmedi şimdi gazeteci susturuyor." Son dönemde kendisini ziyaret eden bazı özel sektör temsilcilerinin, sivil toplum örgütleri liderlerinin de Unakıtan hakkındaki yakınmalarını anlattı. "En küçük eleştirimiz olsa, Maliye ve vergi müfettişleri işyerlerimize akın ediyor, bize baskı uygulanıyor" dediklerini söyledi.
DP dönemi olmadı Yazılmamak kaydıyla bunları söyleyenlerin isimlerini de verip devam etti: "Bana gelen arkadaş, 'Maliye ve vergi müfettişleri bir noktadan tutturamazsa öbür maddeden tutturup ağır ceza uyguluyor' diye yakındı. İşadamı da patron da yazar da muhabir de mağdur duruma getiriliyor. Bunlar Demokrat Parti döneminde olmadı. O zaman gazeteciler Hilton dedikleri cezaevinde yatıyordu, şimdi sessizce yapılıyor. Abdülhamit döneminin adı çıkmış; şimdi o dönemden daha fazla jurnal, sansür işliyor." Seçim dönemine girilmesiyle birlikte hükümetin uyguladığı baskıların çok daha arttığını da vurgulayan Baykal sözlerini sürdürdü:
IPI, AB nerede? "Bu kadar hayasızca baskı yapılabilir mi? Tek tip düşünce, iktidara bağlı medya isteniyor. Peki bunlar olurken uluslararası basın kuruluşu IPI ne yapıyor. Sansür kararnamesinin TRT'den yayınlanmasını mı bekliyorlar. Bu basın özgürlüğüne darbe değil mi? Hem de utanç verici bir şekilde. İktidar basına karşı demokrasi ile hiçbir şekilde bağdaşmayacak baskı ve tehditler uyguluyor. Herkes kendini şu ya da bu ölçüde baskı altında hissediyor. Başbakan ve Maliye Bakanı olarak çağıracaksın, 'Falan gazeteciye yazdırma' diyeceksin. Böyle şey olur mu? Maliye Bakanı kendisi için 4 defa af çıkardı, şimdi gazeteci susturuyor. İş dünyası, medya susacak, sesini çıkarmayacak uluslararası kuruluşlar ise kendi işlerine gelen teslimiyet içinde bir iktidar olduğu için bunları görmezlikten gelecek. Öyle anlaşılıyor ki bu demokrasi mücadelesini kendi göbeğimizi kendimiz keserek sürdüreceğiz. Bu aşamada her kesimden onurlu, ahlaklı, boyun eğmeyen insanlara ihtiyaç var. 'Falan gazeteciye bu konuda yazdırma. Bu olmazsa canına okurum.' Asıl ahlaksız teklif budur. "
|