|
|
Mesut Yar'ın özgürlüğü!
Aman ne çok meraklısı varmış. Dört gözle bekliyorlarmış, "Şöyle bir programa başlasalar da oturup yazsak, hatta biraz da çizsek" diye... Başladık işte. Efendim, hepsi büyük büyük adamlar olan meslektaşlarımız, hemen eleştirmeye başladılar. Örneğin Mesut Yar programın ilk beş gününde iki kez eleştiri yazısı yazdı. İyi dedik, eleştirisini okuduk, cebimize koyduk öğütlerini. Ama o da ne? Bize büyük büyük akıllar veren adam, henüz yayını başlamayan Nilgün Belgün'ün programını övdü iki gün sonra. Allah Allah dedim kendi kendime... Sonradan öğrendik ki, sevgili eşi Hülya Hanım o programın yapımcısıymış! Eş durumundan şöyle bir destek atmış yani. Ekrandaki partnerim Ali Çınar ve ben bu mesleğe yıllarımızı verdik. Kameraların önüne geçerken de 'televizyon figürü olmaya soyunuyoruz' gibi bir laf etmedik. Ama durumu böyle algılayanlar var. Yani biraz şov, görsellik (ne yapayım, estetik mi olayım?) bekliyorlar galiba bizden. Bir de ekranda çok efendi durduğumuzu söyleyenler var. Ne demekse? Yani hem kavgadan gürültüden şikayetçi olacaksın hem de stüdyona konuk olarak gelmiş insana saldırmadın, bel altından vurmadın, adam gibi davrandın diye eleştirileceksin. Ben anlamıyorum vallahi bu ikiyüzlülüğü. Arkadaşlar, merak etmeyin. Televizyon yıldızı falan olmuyorum. Ben Sabah'ın magazin müdürüyüm. Bilmem anlatabildim mi? Mesut Yar da merak etmesin, bizim adımıza da üzülmesin. Köşesini dolduracak o kadar çok malzeme var ki yanında, yakınlarında ve tabii ekranda. Sadece biraz özgür olsun yeter! Ben o zaman inanırım ona... Yoksa bu cır-cır-cırlamanın altında başka şeyler arıyorum.
|