|
|
Çiğ sebzelerle detoks yaptıran bir mekan: SAF
Dünyaca ünlü çiğ besin restoranlarının bir örneği olan SAF'ın sahibi Ersin Pamuksüzer; "İnsanlar artık mal-mülk peşinde değil, sağlıklı bir yaşam istiyor. Arabanıza gösterdiğiniz ilgiyi ve bakımı kendinize de göstermelisiniz" diyor.
Ünlü isimlerin tercihi, Avrupa'nın en sağlıklı çiğ besin restoranı artık Beyoğlu'nda. SAF adıyla hizmet veren restoranın dünyadaki müdavimleri arasında Lauren Bacall, Red Hot Chili Peppers, Charlize Theron, Sissy Spacek ve Jane Fonda gibi isimler yer alıyor. Türkiye'de de kısa sürede ünlenen mekana geçtiğimiz yılbaşı gecesi yemek yemek için ünlü aktör Woody Harrelson'ın geldiği biliniyor. Restoran, taze organik ürünlerle hazırlanan özel yemekleri, organik kokteyllerin karışımlarla sunulduğu Martini Bar'ı ve bitki sularıyla farklı seçenekleri birarada sunuyor. Uluslararası üne sahip mutfak ve bar şefleri, detoks, arınma, sağlıklı yaşam konularında bilgili kadrosuyla SAF, hayata taze bir başlangıç yapmak isteyenlerin buluşma noktası oldu. Restoranın sahibi; Ericsson Türkiye'nin eski genel müdürü Ersin Pamuksüzer'le detoks etkili SAF'ı konuştuk.
* Önce işinizi bıraktınız, ardından kendinizi detoksa adadınız ve bu restoranı açtınız- Bu noktaya nasıl geldiniz? Ben Ericsson'da 20 küsur sene çalıştım. 1993 ile 2000 yılları arasında Turkcell'in icra kurulundaydım. 2002'de bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Tayland'da bir haftalık sıvı beslenmeye dayalı bir detoks programına gittim. O program beni çok etkiledi. Çünkü kendim hakkında hiçbir şey bilmediğimin farkına vardım.
* Bunu biraz açıklar mısınız? Örneğin yemekte su içmek... Bana 'Yemekte fazla su içme, hazmı zorlaştırır. Yemek öncesi ya da sonrası su iç' dediler. Böylece çok basit ama insan yaşamında çok önemi olan, birtakım şeyler girdi hayatıma. O da şaşırttı beni.
* Neden SAF mutfağı? 'Ne yiyorsanız osunuz' ifadesinde epey bir gerçeklik var. Çünkü tükettiklerimizin kalitesi, sağlığımızın üzerinde merkezi bir etki yapıyor. Bugün tükettiğimiz yiyeceklerin çoğu yapay şartlarda yetişiyor, eklenen kimyasallarla farklı formlara dönüşüyor. Oysa pişmemiş yiyecekler tüketerek; vücudumuza, enerjik olmamıza yardım edecek iyi besinler veriyoruz.
* Yaptığınız işlerde hedefiniz nedir? Kâr amaçlıyor musunuz? Misafirlerimize organik bir yemek deneyimi sunuyoruz. Bizim yaşam tarzımız şu: 'Sunduklarımız önce insana yararlı olsun, ondan sonra kâra dönüşsün.' Yani önceliğimiz yararlı olmak... Mesela dondurmada şeker kullanmayız. Agave diye bir kaktüsün şurubunu kullanırız. Süt kullanmayız, sütlü ürünler zarar verir diye... Onun yerine Hindistan cevizi sütü ya da badem sütü kullanırız.
BİZİM TUZUMUZ HİMALAYA'DAN * Çok ilginç. Böyle başka örnekler de verebilir misiniz? 'Yaşam kalitesini artırıcı olalım' diye radikal çözümler yapmıyoruz. Biz de fark, malzemede... Mesela; sushi'de normal pirinç kullanılır. Ancak 41 dereceden fazla ısıda, malzemedeki enzimler yok olduğu için biz 41 derecenin üzerinde bir işleme tutmuyoruz. Sushi'de bu tip bir pirinç yerine fındık, fıstık ve karnabahara dayalı bir pirinç ikamesi oluşturuyoruz. Müşterilerimiz tat farkına varmıyorlar bile... Çünkü lezzet, aynı lezzet. Bir de, örneğin dünyada da bir sürü tuz var. Biz ne yaptık? Gittik Himalaya tuzu diye bir tuz getirdik. Neden? Çünkü Himalaya tuzu, kirliliğe uğramamış, dünyadaki en temiz tuz.
* Bu yaşam tarzı gelip geçici mi, yoksa kalıcı mı olacak sizce? Bence kalıcı olacak. Bir önceki dalgayı yaşamış biri olarak bence bu da bir sonraki dalga... İnsanlar artık mal mülk sahibi oldular ve bunlara sahip olmanın mutluluğunu yaşadılar. Şimdi iyi yaşam ve sağlıklı bir vücut hedefindeler... Arabaya, televizyona gösterdiğiniz ilgiyi ve bakımı, kendinize de yapmak zorundasınız.
SİNAN ÖZEDİNCİK / MAGAZİN
|