  |
|
"Derin devlet"in meşrulaştırılması
"Derin devlet", kendini hukukun ve sistemin dışında gören bir kısım kamu görevlilerinin bir araya gelip oluşturdukları sistemin adı.
Bir hukuk sistemi içinde çalışan, yasalara, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne saygı duyan bir devlet var.
Bir de böyle bir devletin iç ve dış düşmanlarla mücadelede yeterli olmayacağına inanarak ne hukuka, ne insan yaşamına saygı duyan insanların oluşturduğu ikinci bir devlet.
Her organizasyon destekle yaşar.
Devlet sistemleri, yönetimler halk tarafından meşru görülmüyorsa, meşruiyet sorunları varsa, iktidarlarını sürdürmeleri zordur.
Türkiye'de bir süredir sanki planlı, programlı olarak "derin devlet"e bu meşruiyeti sağlamak isteyenler var.
Herkes aklında bulundursun ki, derin devlet diye bir gerçek varsa, bu hukukun ayaklar altına alınması, kimsenin can ve mal güvenliğinin bulunmaması demektir.
Derin devlet özetle yargısız infazdır.
Kimse kendini bu yargısız infaz alanının dışında zannetmesin.
Çünkü hukukun denetlemediği bir gücün, ne zaman, kime döneceğini hiçbirimiz bilemeyiz.
Şimdi televizyonda şiddeti meşrulaştıran, devlet adına cinayeti kutsal sayan diziler yüksek reyting yapıyor, yapımcılarına büyük para kazandırıyor.
Tanıl Bora'nın dün Yeni Şafak'ta yayınlanan yazısında vurguladığı gibi, Kurtlar Vadisi gibi diziler "Düşman sayılanı - ki hayli geniş bir kadro bu- yok etme fantezisini görselleştiriyor, estetize ediyor, güzel gösteriyor."
"Devlet adına kurşun atanın" şerefli sayıldığı bir düzen ekrana yansıtılıyor.
Ekran önünde herkes bir anda Polat Alemdar olmaya özeniyor, sonra tribünde Ogün Samast olmak istediğini haykırıyor.
Katilin, tetikçinin rol model gösterildiği diziler bunlar.
Cihat'ın laikleşmiş modeli.
Tanrı adına değil ama devlet adına öldürürsen, devleti düşmanlarından temizlersen gazi unvanı alıyorsun.
İşin garibi, bu dizilerde yüksek rütbeli askerler, istihbarat örgütü yöneticileri, polisler ekrana getiriliyor.
İnfazlarla ilgili yorumlar yapıyor, bu işlerin bir bölümüne karışıyorlar.
TGRT'deki bir haber için kıyamet koparan, gazetecinin haber alma hakkını kısıtlayan Genelkurmay ısrarla bu diziler hakkında yorum yapmaktan kaçınıyor.
"Türk askerini böyle bir model olarak koyamazsınız" bile demiyor.
Onlar da devlet adına ekranda öldürmeye devam ediyor.
Ama ekranda öldürmekle kalmıyor.
Çünkü sokakta da öldürüyor.
Ama Polat Alemdar olarak değil, Ogün Samast olarak.
Şimdi "Kurtlar Vadisi"nin yeni bir bölümü başlıyor.
Üstelik çok hassas bir konuda.
Kürt meselesini şiddet yöntemiyle çözme yollarını yücelten bir dizi izleyeceğiz.
Yanlış anlaşılmasın. Devlet, meşru kurum ve organları aracılığıyla topraklarındaki her türlü silahlı güçle müdahale hakkına sahiptir.
Ama hukukun içinde, hukuk kuralları çerçevesinde.
Devlet veya kendini onun adına yetkili gören kimse, devlet adına hem savcı, hem yargıç, hem de cellat olamaz.
Bu iddiayı ortaya koyanlar ülkemizdeki ırkçılığın, kardeş kavgasının körükleyicisi olur.
Üstelik böyle bir filme, iddialar doğruysa, derin devletten şikayetçi bir başbakanın arka çıkması, RTÜK'e rağmen ekrana gelmesini sağlaması son derece yanlış ve çirkin olur.
Her türlü demokratik söylemin aslında fasa-fiso olduğu anlamına gelir.
|
