| |
|
|
Bizi birbirimize hangi ortak payda bağlıyor?
Bir yabancı diplomat var. Toplantılarda her rastladığımda, karşısındaki Türklere, " Sizi birbirinize bağlayan ve birlikte yaşamınıza neden olan ortak payda ne " sorusunu yöneltiyor. Bazen sorusunu açacak başka sorular da seslendiriyor: -Sizleri Osmanlı geçmişiniz mi, Lozan Antlaşması mı, Türkçe mi, Anayasa mı, İslam dini mi, vatandaşlık mı, birbirinize bağlıyor? Ben bu sorulara cevap vermek yerine hep verilen cevapları dinlemeyi yeğ tuttum. Ama sonraları kendi kendime düşündüm de. Geçmişim ve bugünümle olduğu gibi geleceğimle de beni Türkiye'ye bağlayan şey, yani " Vatan sevgisi ", tek başına " Ortak payda "yı açıklamaya yetmiyor. Çünkü " Vatan " tek başına bir coğrafya parçasından ibaret değil. Dünya coğrafyasında gezip gördüğüm gerçekten çok güzel yerler var. Bunlar bizim ülkemizdeki eşsiz güzellikler kadar güzel. Onları da çok sevdim ama bu " Vatan sevgisi " değildi.
BENİM VATANIM " Vatan " , insanlarıyla, yaşanan anılarla, ortak heyecanlarla, arkadaşlıklarla, geleceğe dönük ümitlerle, hayal kırıklıklarıyla somutlaşan bir kavram. Ama " Burası benim vatanım " dedirten en ağırlıklı duygu, kendini denizdeki balık veya havadaki kuş gibi, o vatanda güvende, rahat, mutlu hissetmek. Dünyada vatanını terk etmek zorunda kalıp, ikinci vatan seçen o kadar çok göçmen veya mülteci var ki. Neticede Amerika, müteveffa Başkan Kennedy'nin deyişiyle bir " Göçmenler Ülkesi " değil mi? Beyazı, siyahı, Çinlisi, İrlandalısı ile hepsi " Sen kimsin " sorusuna " Ben Amerikan vatandaşıyım " cevabı vermiyorlar mı? Yani çocukluk anılarını yaşadıkları coğrafyanın sokaklarında bulamayan insanlar da, yaşadıkları coğrafyayı " Vatan "olarak görebilir. Bir antlaşma, yani " Lozan " da bizi birbirimize bağlayan neden olamaz. Çünkü dünyadaki ve özellikle bu bölgedeki bütün ülkeler, 1'inci Dünya Savaşı ertesindeki yeniden yapılanma sürecinde Lozan benzeri uluslararası antlaşmalarla sınırlarını belirlemişler. 1920'den sonra Batı Trakyalıların vatanı Yunanistan, 1925'ten sonra Kerküklülerin vatanı da Irak olmamış mı sonuçta?
6-7 EYLÜL Tabii ki dilimiz Türkçe de, dinimiz İslam da, bizi birbirimize bağlayan ortak paydalar. Ama unutmayalım ki, 6-7 Eylül 1955 gecesindeki pogroma kadar İstanbullu Rumlar için de Türkiye vatandı. Bugün onlar Atina'nın Faleron semtinde yaşıyor ve " Siz vatandaş Türkçe konuşdiyerek bize öfkenizi seslendirirdiniz. Şimdi burada Türkçe konuşup, Yunanlıları öfkelendiriyoruz " diyorlar. Ama artık onların vatanı Yunanistan. Ayrıca aynı dinden olmak da birleştirmeye yetmiyor. Mezhep kavgaları sade bugünün Irak'ının bölücü öğesi değil ki. Hıristiyan tarihi de KatolikProtestan boğazlaşmaları ile dolu. Papa İstanbul'a Vatikan'la Fener'i barıştırmak için gelmedi mi? Şu anda bizi birbirimize bağlayan ortak paydaları ön plana çıkartmak yerine, birbirimize karşı öfkelerimizin seslendirildiği ve birleştiren değil ayıran öğelerin ön plana itildiği söylemleri " Siyaset "in gereği gibi algılayan anlayışlar seslerini yükseltmekte. Toplumsal bilincimizi silkeleyip, kendimize gelmemizin zamanıdır yani. " Vatanımı çok seviyorum, ama vatandaşlarımın benim gibi olmayanlarını sevmiyorum " anlayışı, gerçekten çok tehlikelidir. Zaman zaman FenerbahçeGalatasaray fanatikliğinin bile, sporu ne denli kavgalara yönlendirdiğini hiç unutmayalım. Vatanseverlik de, fanatikliğin değil, sevginin ve birlikte yaşamak azminin konusu olmalıdır.
|