|
|
|
|
|
|
Yarıyıl tatilinde ÖSS OKS tutsağı olmayın
'Bütün gün ders çalışırsam, kimseyle görüşmezsem üniversite sınavını kazanırım' diyorsanız eğer, çok yanılıyorsunuz. Tam tersine, başarılı olmak için sosyal hayattan kopmayın ve olumsuz düşünceleri zihninizden kovun. 'Kazanamazsam mahvolurum' diye değil, 'çalışırsam kazanırım' diye düşünün.
Psikiyatrist Prof. Dr. Musa Tosun; üniversite sınavına hazırlanan ergenlik dönemindeki çocukların ders çalışırken karşılaştıkları sorunlarla ilgili sorularımızı yanıtladı:
* ÖSS'ye hazırlanan bir genç kendini nasıl motive etmeli? Bir yarışın kazanılmasının gerektiği bu tür sınavlara hazırlanan kişinin kafasında başka hedefler, başka problemler olmamalı. Enerjisinden ve zamanından 'çalacak' olan hiçbir eylem ve düşünceye kafasında yer vermemesi gerekir. Hatta hazırlandığı sınavın sonucuyla bile ilgilenmemeli, 'ya kazanamazsam' diye başlayan hiçbir düşünceyi aklından geçirmemeli. Aklından hep iyi düşünceler, olumlu ihtimaller geçirmeye çalışmalı; zihnini kurcalayan aksi ihtimalleri 'şu anda çalışmaktan başka yapacak bir şey yok' diyerek savuşturmaya çalışmalı.
* Gençler üniversiteye hazırlanıyorlar diye tatillerini de ders çalışarak mı geçirmeli? Bu durumdaki bir gencin tatili de; onun yeniden hayatla buluştuğu, soluklanıp dinlendiği, kendini yenilediği ve gelecek çalışma dönemi için enerji depoladığı bir süreç olarak kabul edilmeli. Tatile giren genç, ertelediği arzu ve isteklerini gerçekleştirmeye, ertelediği bazı problemlerini çözmeye ve çevresi ile kısmen de olsa kopmuş ilişkilerini canlandırmaya çalışmalı. Bunun için; akraba ziyaretleri, arkadaş buluşmaları ve yeni çevrelere girilmesi faydalı olabilir. Herkese önerilecek şablonlar yoktur. Tatil; 'öğrenim dönemi hiç bitmemiş gibi aynı tempoda ve aynı konularda çalışarak' geçirilmemeli. Ancak günde bir iki saat gibi bir zamanı, öğrenim döneminde eksik kaldığını düşündüğü alanlarda kendini geliştirmek ve daha ileri gidebilmek için çalışmaya ayırmak da faydalı olur.
'FAYDALI STRES'E GİRİN
* ÖSS'ye hazırlanmak için çok çalışan gencin okul başarısı birden düştüyse ne yapmalı? Maalesef neredeyse bütün gençlerimizin okul başarısı düşüyor. Bunun sorumlusu ise gençler değil, eğitim sistemi! 'Çalışıp başarılı olmalıyım, çalışmazsam sınavı kazanamam, anneme babama mahcup olurum, hedeflerime ulaşamam' diye düşünmek ve biraz başarısızlık korkusu çekmek 'faydalı bir stres'tir ve öğrencinin motive olmasını sağlayabilir. Bu böyle olmazsa aşırı bir başarısızlık korkusu başlar. 'Sınavı kazanamazsam mahvolurum' düşüncesi hayatına hakim olursa bu 'zararlı bir stres'tir ve öğrencinin motivasyonunu bozar. Öğrencinin, sınavın sonucunu düşünmekten sınava hazırlanacak hali kalmaz.
* Sınava hazırlanmak için genç odasından çıkmıyorsa aile sınır koymalı mı? Aile mutlaka devreye girmeli ve niçin odasından çıkmadığını anlamaya çalışmalı. Sadece ders çalışıyor, arkadaşlarına ve ailesine ilgisini azaltıyor, yaşanan dünya ile çok az ilişki kuruyorsa; az da olsa bir sorun vardır. Çünkü başarı biraz da gerçek hayatla ilişkinin kesilmemesine bağlıdır. Başarı; birçok isteğin ertelenerek çalışılmasına bağlıdır. Ama bunun çözümü çevreyle her türlü ilişkinin kesilmesi ve inzivaya çekilmek değildir. Genç bazı zevklerini ertelemeli ama nefsinin hakkını da vermeli. Aksi halde hayattan ve gerçeklerden tamamen kopmanın ortaya çıkardığı iç gerilim, kişiyi farkına varmadan rahatsız edebilir ve bu da derslerdeki performansını olumsuz etkiler.
* Anne-baba baskısı odaya kapanmaya neden olabilir mi? Birçok gencin içine düştüğü bilinç dışı tuzak budur. Bu gençleri ve aileleri dinlediğinizde; anne ve babaları aslında gençler çalışmadıkları için konuştuklarını, gençler ise anne baba konuştukça ve 'çalış, yoksa şöyle olur böyle olur' dedikçe motivasyonlarının bozulduğunu söylerler. Bu gençlerimize; kendilerinin 'çalışmayarak' anne- babalarını konuşmaya mecbur ettiklerini ve bunu unutup, anne-babanın 'çenesi' yüzünden çalışamadıklarını zannettiklerini anlatmak lazım.
* Ergenlik döneminde çocuk tatilinin ne kadar kısmını ailesiyle paylaşmalı? Ergenlik dönemini tamamlamış genç ile ergenliğe yeni adım atmış bir çocuğun durumu farklıdır. Ergenliğe yeni adım atan çocuklar genellikle bir 'kimlik krizi' yaşarlar. Aileler bu dönemde çocuklarına yakın ilgi ve sevgi göstermeli, 'doğru' ve 'yanlış' üzerine konuşmalar yapmalı. Ergenlik dönemini tamamlamış bir genç ise artık bir yetişkin olarak kabul edilmeli, ona 'doğru' ve 'yanlış' üzerine konferanslar verilmemeli. Arkadaş ve tatil konusunda önerileri dinlenmeli, bir risk görülüyorsa 'onun yanında yer alarak' uyarı yapılmalı.
* Tatil boyunca gençlerin küçük de olsa bir işte çalışmalarını önerir misiniz? Kişiye ve çevreye göre değişen bir durumdur. Bazı gençlerimiz, ekonomik sıkıntı çeken ailelerine destek olabilmek için zaten çalışmak zorunda kalıyor. Bazı gençlerimiz ise bırakın tatil dönemini, eğitim sürürken bile çalışmak zorunda. Çok dikkat çeken bir husus ise; bu gençlerin enerjilerinin çoğunu 'ekmek parası' için harcamalarına rağmen sınavlarda ve hayatta çok başarılı olduklarıdır. Ekonomik sıkıntısı olmayan ailelerin çocukları; 'her şeye sahip olma'nın verdiği bir gevşeklikle gelecek için fazla endişe duymuyor ve ders çalışma konusunda motivasyon eksikliğine düşebiliyor. Bu gençlerin, hayatın gerçekleri ile yüzleşmeleri için bazı işlere kısa süreli de olsa girmeleri ve hayatı kazanmanın zorluklarını yaşayarak görmeleri faydalı olabilir. Ayrıca ekonomik ihtiyacı olsun olmasın; gençlerin gelecekte hedefledikleri mesleklerle ilgili staj benzeri çalışmalar yapmalarının, hedefledikleri mesleğin kendilerine ne kadar uygun olduğunu yaşayarak görmeleri açısından faydası da olur.
ESRA TÜZÜN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|