|
|
500 otobüs ihalesinde skandal!
İstanbul'un ulaşım sorunu, ülkenin adeta ulusal sorunu haline geldi. Son birkaç yıldır sabah akşam herkes bunu tartışıyor. Peki tartışıyoruz, kafa yoruyoruz ama acaba bir işe yarıyor mu? Ne yazık ki yaramıyor. Yaramıyor çünkü, buradan çıkacak sonuçları uygulayacak olanlar başka işler peşinde... Ne demek istediğimizi biraz açalım. İstanbul'un en önemli ulaşım kurumu İETT... Şehir içi ulaşım denince akla gelen tek kurum. Otobüsler, metro ve raylı sistem tamamen bu kuruma bağlı. Geçen yıl bu kurum "Ayazağa Garajı ve 500 otobüslük hattın kiraya verilmesi" için bir ihale açtı. Son yılların bu en büyük özelleştirme ihalesini almak için de dünyanın ve Türkiye'nin dev firmaları sıraya girdi. Tam 17 büyük firma şartname aldı. Mercedes'ten BMC'ye, Ulusoy'dan Varan'a, gerçekten önemli firmalardı bunlar... İlk ihale 4 Aralık 2006'daydı. O gün geldiğinde manzara gerçekten çarpıcıydı. Çünkü ihale şartnamesi alan 17 firmadan sadece biri ihale salonundaydı. Hangi firma mı? Güneş Albayrak Turizm Seyahat ve Reysaş Taşıma Lojistik Ortak Girişim Grubu... Sonucu İETT Satın Alma Daire Başkanı Mustafa Gençkaya açıkladı: "İhale, tek bir firmadan teklif geldiği için iptal edildi." Peki neden böyle oldu? O sorunun cevabını da İstanbul Otobüs, Özel Halk Otobüsü Sahipleri ve İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı İsmail Yüksel veriyor: "Yöntem ve biçim yanlış. Herkese açık olacak şekilde ihale düzenlenmeliydi. Şartnamede 200 sigortalı şoförü, 75 milyon YTL'lik teminat mektubu ve bir sene içinde 500 otobüs alımı yer alıyordu. Bu nedenle ihaleye teklif veremedik." Yüksel'in ne demek istediği açık; yapılan resmen "adres" tarif etmekti. Yani şartnamede ihalenin kime verileceği öylesine açık konulmuş ki dünyanın dev firmaları bile girmeye çekiniyor. Bu olaya neresinden bakarsanız bakın tam bir skandal. Ve skandal nedeniyle ihale iptal edildi. Sonra ne yapıldı dersiniz? İnsan şöyle düşünüyor: Herhalde İETT yöneticileri bu rezaletin bir daha yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapacak. Ne mümkün? Sadece biz değil, ihaleye girmeyi düşünenler de yanıldı. Çünkü, 20 Aralık 2006'da yapılan ikinci ihaleye de aynı firma tek başına katıldı. Öteki firmalardan kimi şartların ağırlığı, kimi de zamanın yetersizliği nedeniyle ihaleye katılmadı. İnanılacak gibi değil. Gelinen noktayı Yüksel şöyle özetliyor: "İki ihale de iptal edildi. Bence şartnamede yanlışlık var. Daha şeffaf, daha esnek olmalıydı. Ayrıca bu ihale gerçekten adres tarifi gibi. Sanki verilmiş birine, ona göre hazırlanmış bir şartname. Bu bizim görüşümüz. Bir kesim istemiyor gibi. Birileri birilerine söz vermiş gibi görünüyor." Bir ihaleyi istenen bir firmaya vermenin bundan daha açık anlatımı olabilir mi? Güya ihaleler kamuya açık yapılıyor. Bu mu açık ve şeffaf ihale? Hepimizin işi zor. Bu anlayışın yönettiği bir kurum mu İstanbul'un trafiğini düzenleyecek?
|