İsmail Cem
Yumuşak ama inançlarından taviz vermeyen biriydi. Bir İstanbul beyefendisiydi. Türkiye kısa bir arayla iki önemli aydınını yitirdi. Ocak ayı canımızı yakmaya devam ediyor. Her ocakta beklenmedik ölümlerle sarsılıyoruz. Uğur Mumcu ve Gaffar Okkan'ın katlinin yıldönümünde İsmail Cem de kansere yenik düştü. Kitapları, gazeteciliği, siyasetçiliğiyle Türkiye'ye yön veren, damgasını vuran bir ismi kaybettik. Herkesin, aynı görüşte olmayanların da sevdiği, saygı duyduğu bir isimdi İsmail Cem. Kendisini önce Ercan Arıklı vasıtasıyla tanımıştım. Sonra ben Sabah'ın yazı işleri müdürü, o yazarı iken birlikte çalışma fırsatımız da oldu. Dışarıdan bir yazar gibi değildi. Gazetenin içinde olmaktan, yazı işleriyle iç içe olmaktan müthiş keyif alırdı. Zaman zaman Fenerbahçe-Galatasaray maçlarını yazı işlerinde hep birlikte izlerdik. Fanatik bir Galatasaraylı idi. Galatasaray gol yiyince müthiş üzüntü duyardı, onu daha fazla üzmemek için Fenerbahçe gol attığında bile sevinmezdik. Galatasaray yenilmişse, "Ergun bey, bir daha sizinle seyretmeyeceğim. Size uğurlu geliyorum" diye takılırdı. Çağdaş ve kentliydi. Sosyal demokratlar çok önemli bir insanı kaybetti. Siyaset iyice taşralı kaldı. Yurtseverdi ama kafatasçı değildi. Hukuka, hakka saygılıydı. Hepsinden önemlisi gençti. Mücadeleyi severdi. Kayseri'den aday olduğunda yüksünmedi, kalktı Kayseri'ye gitti ve herkesin beğenisini kazandı. Gece-gündüz çalıştı ve halkın gerçek desteğiyle Meclis'e girmeyi başardı. Basında olduğu gibi kamu yönetiminde de her görevi hakkıyla yerine getirdi. En büyük darbeyi 2002 seçimleri öncesi yedi. Güçlü bir hareket yarattıklarına inanırken bir anda ortada kaldı. Kalbi kırıldı, derinden incindi. Bence bu ağır travmayı hiçbir zaman atlatamadı. Hastalığında yaşadığı bu şokun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Yine de yılmadı. Siyasete döndü, hastalığına rağmen araştırmayı, yazmayı, Türkiye için düşünmeyi terk etmedi. "Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi" kitabı ile ülkemizi daha yakından tanıma olanağı bulmuştuk. Gençlik yıllarımızın elimizden düşmeyen bir çalışmasıydı. TRT Genel Müdürü olduğunda yüzünün nuruyla evimizi aydınlattı. Keşke elimizde yüzlerce İsmail Cem olsaydı. Türkiye daha keyifli yaşanır bir yer olurdu. İnançlara, düşüncelere saygılı bir sosyal demokratı yitirdik. Başımız sağ olsun.
|