'Türkiye bölünür ben koltuğu bırakmam'
Haluk Ulusoy, UEFA Başkanlık seçimlerini dört gözle bekliyor. İki adaydan biri FIFA Başkanı Blatter'in desteklediği Platini, diğeri halen başkan olan Johansson. Şenes Erzik, Johansson'un asbaşkanı. Platini de Erzik'i Asbaşkan olarak listeye alacağını söylüyor. Yani kim kazanırsa kazansın Erzik yine UEFA'da görev alacak gibi görünüyor. Ancak Erzik'in her iki listeye de giremeyeceğini söyleyenler de azımsanmayacak kadar çok. Peki; Ulusoy'un bu seçimle ilgisi ne? Federasyon Başkanımız, Cenevre'de yapılan Platini'ye destek toplantısına katıldı ve ona oy sözü verdi. Topu topu 52 oyun olduğu bir seçimde 1 oyun değerini anlatmaya gerek yok. Ulusoy, Platini'den "Delegelerin topladığı imzaya yapacak bir şey yok. Ama Bakan bir Genel Kurul çağrısı yaparsa müdahale ederiz" sözünü aldı. Bunu Bakan'ı tahrik eden açıklamalar silsilesi izledi. UEFA seçimi dengede gittiğinden, Ulusoy Johansson'u da boş bırakmadı. Johansson'u destekleyen Federasyon Başkanları (Örneğin İngiltere) ile temas kuruldu. Johansson'a Şenes Erzik ile ulaşıp aynı öneri yapıldı. Ulusoy'un dış politikası bu. Seçim atmosferindeki UEFA'nın herkese bir söz verdiği, Bakan Şahin'in Teftiş Kurulu raporu gereği genel kurul çağrısı yapmasının zorunluluk olduğu da işin diğer boyutları.
KRİTİK TARİH 16 NİSAN Ulusoy öyle ya da böyle genel kurul yapacağını biliyor. Amacı seçimli genel kurulu 16 Nisan'dan önce yapmamak. Bu tarihte Cumhurbaşkanlığı adayları kesin olarak açıklanacak. Ulusoy, Başbakan Erdoğan aday olursa Türkiye'nin ikiye bölüneceğini, Erdoğan karşıtlarının kendi tarafında yer alacağını düşünüyor. "Türkiye ikiye bölünür, bir kısmı benim yanımda yer alır. Ben de koltukta kalırım" diyor. Siyasetten yakınan Haluk Başkan, iç ve dış politikada değme siyasetçilere taş çıkarıyor. İşte beni endişelendiren de bu: Futbol kaos içindeyken futbolun başkanı bu kaosu çözecek hamleyi yapmıyor. Koltuğunda 3 gün daha fazla kalmak adına çok sevdiğini söylediği Türk futbolunun altındaki dinamitin fitiline bir nefes de kendi üflüyor. Liglerin ikinci yarısı nasıl geçer? Hakem hataları Ulusoy yandaşları-Ulusoy karşıtları kamplaşmasını keskinleştirir mi? 2. ve 3. Lig'de maçlar tamamlanmaz duruma gelirse bunun sorumlusu kim olur? Can çekişen futbol değerimiz iyice aşağıyla düşerse Ulusoy da Bakan Şahin kadar sorumlu olmaz mı?
GÜVEN ORTAMI İÇİN SEÇİM Kaynayan kazanın kapak tutmayacağı bir kez daha ispatlanacak. Türk futbolu tarihinde hiç olmadığı kadar güven bunalımında. Güven ortamını sağlayacak tek şeyin seçim olduğunu Ulusoy dahil herkes kabul etmiş durumda. Federasyon "Seçim yok. 4 yıl buradayız" dediğinde kendilerini hiç eleştirmedim. Seçime karşı çıkmak bir tavırdır. Ama seçim isteyen 113 delege varken "Bugün değil, Haziran'da yapalım" demenin tek mantığı "Koltukta 3 gün daha fazla oturmak isteği" değil midir? Ulusoy, "O imza verenlerin bir çoğu siyasi baskıya boyun eğdi. Sandıkta işler değişir" demiyor mu? Bazı delegeler de gerçekten, "Başkan kusura bakma sandıkta oyum senin ama imzayı attık artık" demedi mi? Önerim basit: Hemen seçim yapılsın, Ulusoy da aday olsun. Delegelere çok güveniyorsa seçimi bir kez daha kazanır. Sonuçta kim kazanırsa kazansın Türk futbolu kaybetmez. Ama öbür türlü Hem Ulusoy, hem AK Parti kaybeder ama asıl darbeyi Türk futbolu yer. Ulusoy samimiyse, Türk futbolunu düşünüyorsa seçimi bir gün bile geciktirmez. Benim derdim Türk futbolu için herkesin samimi olması. Başkan, kongre yüzsüzü olmadığını kanıtlamalı. Türk futbolunu mu yoksa kendi koltuğunu mu daha çok sevdiğini göstermeli.
|