|
|
Adını bilmediğin şeyi yememeli
Keyifle yediğiniz yiyeceklerin adlarını, duyduğumuz bazı mutfak terimlerini ve yemeklerin adlarının nereden geldiğini ne kadar biliyoruz? Damakta Kalan Tadların Akılda Kalan Adları adlı kitapta sorulara cevap bulmak mümkün.
Değil anlamını bilmek, telaffuz bile edemediğimiz yüzlerce yiyecek ve içecek ismi var. Bunlardan kimileri yerli kimileriyse dilimize farklı dillerden gelip yerleşmiş olan yabancı kelimeler. ODTÜ'de öğretim görevlisi olan mimar Önder Şenyapılı da, bu dertten mustarip olanlara derman olacak bir kitap hazırladı. Cumartesi Kitapları'ndan çıkan kitabın adı Damakta Kalan Tadların Akılda Kalan Adları. Şenyapılı, kitabında yüzlerce yerli ve yabancı yiyecek içecek isminin yanı sıra, çeşitli pişirme yöntemleri ile yeme içme araç gereçlerinin anlamlarına ve hikayelerine de yer vermiş. Sözlük gibi düzenlenen kitap, 484 sayfa ve bu kalınlıkla ilk bakışta bir ansiklopediyi andırıyor. Alfabetik sırayla dizilmiş sözcüklerin anlamlarını okurken insana 'Aaa bunun anlamı bu muymuş?' ya da 'Bunun da ne acayip hikayesi varmış!' dedirtiyor. Kaynaklar ve alıntılar hemen maddenin açıklamasının altında yer alıyor. Bunun yanı sıra 14 sayfalık bir de Kaynakça bölümü var kitabın sonunda. Kaynakça'dan önce özel bir de bölüm eklenmiş kitaba: Profiterol. Bu bölümde Şenyapılı, daha önce yayımlanan Her Sözcüğün Bir Öyküsü Var adlı kitabındaki bir alıntı ile ilgili açıklamalara yer vermiş. Kitaptaki profiterol maddesinde, bu tatlıyı İnci Pastanesi'nin kurucusu olan Luca Zgonidis adlı bir Arnavut'un, 1940'lı yıllarda icat edip adını da uydurduğu yazıyor. Ancak bu bilgi kitaba, daha önce Yeni Yüzyıl gazetesinde yayımlanmış bir haberden alıntılanmış. Her Sözcüğün Bir Öyküsü Var'da yer alan bu bilgi bir anda bazı köşe yazarlarının dikkatini çekince, yazarlar profiterolün 1940'tan çok daha önce var olduğunun kanıtlarını ortaya sürerek yazarı bu alıntıyı yaptığı için eleştiri yağmuruna tutmuş. Şenyapılı şimdi Damakta Kalan Tadların Akılda Kalan Adları adlı yeni kitabında konuyla ilgili bir nevi savunmasını veriyor. Önder Şenyapılı'ya yeni kitabını ve profiterol mevzuunu sorduk.
- Bir mimar olarak yiyecek içecek alanına, kitap yazacak kadar nasıl ilgi duymaya başladınız? - Yalnızca yiyecek içecek değil, birçok alana ilgim var aslında. Ama, yeme içme alanına nasıl bulaştığımı şöyle açıklayabilirim: Yiyoruz içiyoruz ama yeme-içmeyle ilgili sözcükleri, kavramları, adları pek bilmiyoruz diye düşündüm. Bir de Kimdir? Nedir? Kaçtır? başlıklı kitabımı hazırlarken ezogelin çorbasının öyküsüyle karşılaştım. Çorbaya adını veren gerçekten de yaşamış, Güneydoğu Anadolulu bir gelindi. Düşündüm ki, başka yemeklerin de öyküleri olmalıydı. Ben de öğrenmek için kolları sıvadım. Araştırdıkça ilginç öyküler buldum.
- Hikâyesini bulduğunuz yiyeceklerden en çok ilginizi çekenler hangileri oldu? - Abdigör köftesi, borani, çopsui (chop suey), hoşmerim, sosisli sandviç (Amerikalıların verdiği adla hotdog), imambayıldı, keşkül renkli öyküleri olan yemeklerden bazıları.
- Kitabın hazırlık aşaması ne kadar sürdü? - Araştırmaya başladıktan sonra öyküleri öğrendikçe ilgim daha da yoğunlaştı. Bu arada yeni duyduğum yemek adlarını da kayda geçirmeye başladım. Üç yıl sürdü araştırma.
- Kaynaklarınızı nasıl belirlediniz? - Bulduğum her kaynağı okudum. Çok sayıda kaynak taradım gerçekten. Kitaplar, dergiler, web siteleri, gazeteler... Yüz yüze görüştüğüm kişiler de oldu. Yemekler hakkında, yeme-içme kültürü hakkında çok sayıda yazanımız olduğu için mutluyum. Kaynakça'da da görüleceği gibi, zengin bir yemek yazınımız oluştu son yıllarda. Ayrıca kimi yazarlarımız özellikle yemek adlarının kökenleri, öyküleri üzerinde de duruyorlar. Dolayısıyla, onların çok sayıda yazısından alıntı yaptım doğal olarak. Zaten onlar olmasaydı bu kitap oluşmazdı.
- Kendiniz de yemek yapar mısınız? - Yemek pişirmem. Salata, yağda yumurta ve omlet yaparım sadece.
- Kitabınızın sonunda profiterol ile ilgili bir açıklama bölümü var. - Ben sözlük yazmıyorum. Dil uzmanı olduğumu da öne sürmüyorum. Arıyorum, tarıyorum, bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum; öğrendiklerimi de kendime saklamayıp meraklı olanların yararına sunmak istiyorum. Sözlük yazmadığım için Lucas Bey ve İnci Pastahanesi çalışanlarının 'profiterol' ile ilgili savlarını alıntıladım; alıntılamam kusur olarak görülemez. Bu özel bölümü, haksız ve 'yalapşap' bilgiyle yöneltilen eleştiriler hakkında not düşmek amacıyla kitaba ekledim.
MELİS D. ÇALAPKULU
|