Şükretmek güzeldir, mutlaka çiçek verir
Boğazım ağrıyor. İlacımı içtim, mutluyum. İnsan hasta olsa da mutlu olur mu? Olur. Nasıl olsa bir arıza çıkıyor, bari kanser olmasın; ölümcül olay duymayayım, sevdiklerime çaresiz bir dert gelmesin! Hızla değişen değer yargılarından dolayı, hayatı ayaküstü atıştırmak gibi hızla tüketmek, değerini hiç sorgulamadan yaşamanın yanı sıra, tek hedef de emek vermeden köşe dönmenin yollarını aramak olunca... İnsanlar da maddi imkânların hepsini birden, aynı anda ve çabucak alamadığı zaman hemen mutsuz, şiddet yanlısı, kendini ve etrafını tahrip eden birer bomba oluyor. Sabır, hoşgörü, elde olanlara şükretme duygusu yok olmakta.
HER ŞEYİN FATURASI VAR Kız kardeşim ilaçların yan etkilerinden ağız kuruluğu, taşikardi, sıkıntı basmasının çekilmez olduğunu isyan ederek şikayet ediyordu bana. "Bak güzel kardeşim!" dedim, "En özendiğin insanların bile hayatı dört dörtlük değil. Öyle bir hayat da hiç kimseye vaat edilmediği için 'Ben niye haksızlığa uğruyorum,' diyemeyiz. Her şeyin faturası var. Bazen aşk varsa para yok. Para olduğu zaman sadakat yok. Sadakat var, sıhhat yok. Sıhhat oldu diyelim, iş yok, iş olduğu sırada aşk yok falan gibi döne döne zincirler üretebilirsin. Bazen birkaçı birden yok, ama gene de elde olanlardan birine tutunabilir insan. En azından hiç olmazsa ailem var gibi bir şeyler fısıldayabilir. Çünkü hiçbirinin olmadığı durumlar da var." Kanseri yenmiş görünüyorum, ama ağız kuruluğu nedeniyle konuşmak beni yoruyor. Boynum sakat, radyoterapi etkisiyle bazı eklemler yapışıp bazıları iğne ucu gibi deforme olduğu için devamlı baş ağrısıyla yaşanmaz dediğim noktalara geliyorum. Ağzımda devamlı yanma hali, asitten dilim kesik kesik; hazımsızlık ve ağrılar çekiyorum, çabuk hastalanıyorum. Bütün bunları söylemeden yaşamak istediğim için dişimi sıkmaktan asabi oluyorum. Bunlara rağmen "Oh, çok şükür şu anda mezarda olabilirdim, değilim," diyorum. Yatağa bağımlı değilim, yürüyor, konuşuyor iyi kötü duyuyorum. Daha da önemlisi insanlarla konuşuyor ve çok güzel şeyler paylaşabiliyorum. Tanrıya da bunların değerini bilebilmem için bana ikinci bir şans verdiği için teşekkür ediyorum. Hastanede değilim. Acılar içinde inlemiyorum. Ailem ve dostlarım var, sıkıntılarım önemli olsa da onlarla dertleşip, gülebiliyorum. Gerçekleşsin gerçekleşmesin hayal et. Bazen de gerçekleşmesi mümkün olan projeler üret, onları araştır. Çoğu olmayacaktır. Yılma başka imkânlar ara. Şükretmek pozitif bir ışık yüklüyor; o ışıkla aydınlanan yolda farklı güzellikler yaşıyor insan. Bir tohum ekip çiçek çıkmasını bekliyorsunuz, bazen tam da orada çıkmıyor, ama beklemediğiniz bir anda başka bir yerde başka renkte bir çiçek açıyor. Neticede emek verip, hayal edip, sabırla bekleyince; evrende bir şeyleri tetikliyoruz ve beklediğimiz veya beklemediğimiz bir güzellik çıkıyor karşımıza.
CEM YILMAZ'IN HOKKABAZ'I Alkent Sitesi'ndeki sinemaların önüne gelmiştim. Taksi şoförüne parayı uzattım. "10 lira bile tutmadı niye 20 veriyorsunuz?" diye tersledi. Pozitif düşünürken her şeyin öyle olacağını zanneden ben, şaşkın biçimde "Şey yani durakta bazen araba olmadığı zaman bile şoförü evinden çağırıp yolluyorlar. Teşekkür anlamında ufacık bir jest yapmaya çalışıyorum," diyerek indim. Cem Yılmaz'ın filmi Hokkabaz harika, bayıldım. Kaçırmayın hemen görün. Öyle ince bir film ki senelerdir ilk defa bir filmi ikinci kez gidip seyredeceğim. Ve dudağımda film boyunca bir gülümsemeyle şükredeceğim.
|