|
Kimsenin sarhoş olmadığı bira şöleni
|
|
Münih'te her yıl ekim ayında düzenlenen Oktoberfest bira şöleni, milyonlarca kişinin katılımıyla, büyük çadırlarda, birer litrelik bira bardaklarında içilen özel biralar ve çeşit çeşit yemekle, keyifle kutlanıyor.
Alman kültürüne aşina olmama rağmen, Münih'in ünlü Ekim Bira Şöleni, Oktoberfest'e antipati duyardım. Gidip gördüğümden mi? Hayır; bugüne dek elime sayısız fırsat geçtiği halde, her seferinde bir bahane ile bu dev bira şölenine uzak durdum. Kafamda canlandırdığım, hiç sevmediğim 'umpa umpa' tempolu, marş havasında şarkıların avaz avaz birlikte söylendiği, biranın su gibi içilip, ardından insanların sapıtmaya başladıkları bir maganda ortamıydı. Birkaç kez, birtakım firmaların sponsorluğu ile İstanbul'a getirilen Bavyera bandolarının eşliğinde lüks otellerde düzenlenen Oktoberfest karikatürlerinin ardından da, bu şöleni kafamdan sildim. Gel gelelim; önceki hafta, ilk defa Münih'teki Oktoberfest'e gittim ve moda deyimle, 'artık ben de değiştim!..'
6 MİLYON KİŞİ KATILIYOR Bu yıl 173'üncü kez tekrarlanan Ekim Bira Şöleni'ne güneşli ve sıcak bir öğleden sonra, saat 15.00 sıralarında hızlı tramvaydan metroya aktarma yaparak ulaştım. Hafta içi bir gün ve erken saat olmasına rağmen, metroya eksilmeyen bir insan seli akıyordu. Bu insan selini yadırgamamak gerek; zira sadece iki hafta süren Oktoberfest'e 6 milyondan fazla kişi katılıyor. Bu, günde ortalama 400 bin kişi anlamına geliyor. Oktoberfest'in düzenlendiği alan, Edirne'deki Kırkpınar Çayırlığı gibi, belirli bir programa tahsis edilmiş.
MAGANDALARDAN İZ YOK Oktoberfest alanına girerken ziyaretçilere bir göz attım. Hepsi düzgün insanlardı. Önyargılarımdaki Bavyera magandalarından bir iz yoktu. Üstelik erkek ziyaretçiler kadar her yaştan kadın da şölen alanına akın akın geliyordu; hem de büyük bölümü yerel kıyafetleriyle. Bira, 1 litrelik kocaman bardaklarda servis ediliyor. Özel bir bira bu. Sadece şölen dönemi içinde üretiliyor; 6 derece alkollü, şerbetçiotu aromalarının yoğun olarak hissedildiği iyi bir bira. Bir litrelik bardak kolay kolay boşalmıyor. Zira yıllık 6 milyon ziyaretçinin tükettiği biranın toplamı 6 milyon litrenin biraz üzerinde. Bu kadar biranın doğal yoldan atılması da bir sorun aslında. Bunu da şölen yönetimi, alanın dört bir yanına 830 kapalı tuvalet ve toplam uzunluğu neredeyse bir kilometreyi bulan pisuarlar yaptırarak çözümlemiş. Almanlara özgü bu disiplinli coşkuyu yaşadıktan sonra, Oktoberfest'in nereden çıktığını da merak ettim. Aslında bu eğlencelerin başlangıcı, 1810 yılında Bavyera veliaht prensi Ludwig ile Saksonya prensesi Therese'nin düğün şölenine dayanıyor. İlk şenlik 5. günün sonunda at yarışları ile sona ermiş. Ancak eğlencenin tadı Bavyeralıların damağında kalmış olmalı, ertesi yıl da şenlikler tekrarlanmış. Üstelik Münih kent yönetimi alanda bira satışını da serbest bırakmış. Bir süre sadece açık havada gerçekleşen şenlikler 19. yüzyılın sonlarında çadırlara alınmış. Şölene adını veren ekim ayının bu yörede çok yağmurlu geçmesi nedeniyle, Oktoberfest'in eylülün üçüncü haftasında başlayıp, ekimin ilk günleri içinde sona ermesi gelenek haline getirilmiş.
FESTİVAL 15 GÜN SÜRÜYOR Oktoberfest'te biracılar birkaç yıldır en büyük rakipleri şarapçılara kendi çadırlarını kurmaları için izin verme alicenaplığını gösteriyor. Biranın anavatanında şarap içenler de var mıydı, doğrusu merak ediyorum. Bira çadırlarının dışında yiyecek, özellikle çevirme piliç, ördek, şişte ızgara edilen Norveç uskumrusu, elektrikli grilde döne döne pişirilen bütün sığır gibi yiyecek reyonları; hediyelik eşya stantları, çocuklar için lunapark tesisleri, hepsi dünyanın en büyük festivali olarak kabul edilen Oktoberfest'te 15 günlüğüne kapılarını açıyor.
|