| |
Toplumlar da kış uykusuna yatabilir mi?
Japonya'da 35 yaşındaki Mitsukada Uçikoşi'nin, buzlarla kaplı bir dağda tam 24 gün "Kış uykusu"na (Hibernation) yatarak hayatta kalmayı başarması, tıp ve bilim dünyasının son dönemde en fazla ilgilendiği olaylar arasında. Uçikoşi Batı Japonya'daki Rokko Dağı'na tırmanmak için ekimin başında tırmanışa geçmiş. Sonra gruptan ayrılıp, tek başına tırmanmaya başladığı sırada bilincini kaybetmiş. Onu 24 gün sonra bir yamaçta uyurken bulmuşlar. Vücut ısısı 22 dereceymiş. Nabzı duyulmuyormuş. Bütün hayati organları, bu konumda kendilerini kapatmışlar. Donma aşamasına yakın bir konumda kış uykusuna yatarak, yaşamayı başarmış. Beyni hiç zarar görmemiş. Hiç su içmemesine rağmen yaşamayı başarmış. Vücut ısısını yükselterek tedavi edildikten sonra da normal yaşama dönmüş. Bu olayın uzay yolculuklarında, öldürücü hastalıkların zamana dayalı tedavilerinde, "İskemi" diye bilinen kansızlıkların tedavisinde ne tür ufukları açtığını şimdi tıp adamları tartışıyor. Bazı hayvanların doğal olarak ve deney farelerinin gerekli ortam yaratılarak kış uykusuna yatabilmelerinin, insanlar için de mümkün olması, gerçekten çarpıcı bir durum.
UYKUCU TOPLUMLAR Örneğin bazı yarasa türlerinin dakikada 400 olan kalp atışları, kış uykusunda 11'e kadar düşüyor ve vücut ısısı sıfır noktasına kadar iniyormuş. Ayılar ise kalın kürkleri sayesinde vücut ısılarını koruyor, ama nefes almaları ve kalp atışları çok yavaşlıyormuş. Kış uykusuna yatırmak veya dondurarak tedavi, tıp ve biyolojinin ilgi alanında. Bunun aslında toplum bilimlerine uyarlanması da mümkündür. Çünkü dünyadaki bazı toplumlar ve ülkeler de, kendilerini dış koşullara uyarlayamadıkları için, toplumsal ve siyasal kış uykusuna yatmayı denerler. Düşünce hayatlarını, siyasetlerini, ekonomilerini ve tüm toplumsal faaliyetlerini dış ortama kapatırlar. İnsanlar asgarilere razı olur. Farklı şeyler seslendirenler susturulur. Bütün dünya için günlük yaşamın olağan ürünlerinin o ülkeye girmesi "Bunlar lüks maddeler" denilerek gümrük duvarları ile, yasaklanır. Dış dünyada ne varsa hepsi "Tehlikeli" diye damgalanır. Turist gelsin istenir ama o ülke turistinin yurtdışına gitmesi "Döviz israfı" olarak algılanır. İçinde bulunulan coğrafyanın gerçeklerinin ülke sınırı içine girince buharlaşıp yok olduklarına inanılır. Zamanı ve kendini donduran ülkeleri, tıpkı kış uykusuna yatan canlılar gibi, bazı tehlikeler bekler.
UYANMA SÜRECİ Dış dünyadaki değişimin dışında kaldıkları için, kendilerini dış rekabete hazırlayamazlar. Her açıdan zayıf düştükleri için, dünyadaki her önemli gelişme, onlara kriz biçiminde yansır. Siyasette, bilimde, hukukta, sanatta, toplumsal yaşamda "Çağdaşlık" sandıkları her olgu, dünya ölçütünde "Antika" olur. Kış uykusuna yattıkları dönemde var olan sorunlarını da dondurdukları için, çözümsüzlüklerini geleceğe taşırlar. Aynı sorunları yüzlerce yıl kavga konusu yaparlar. Kısacası kış uykusuna yatan toplumlar, tıpkı kış uykusuna yatan canlılar gibi, bu süreçte kendilerini yerler. Uyandıklarında zayıf düştükleri için, toparlanma süreleri de uzun olur. Komşuları alıp başlarını giderken, onlar komşularının 2030 yıl önceki durumlarını, kendilerine "İleride ulaşılacak hedef" olarak görürler. Kış uykusuna yattıkları dönemi de "Altın yıllar" olarak hatırlayıp, sürekli "Ne olacak bu memleketin hali. Eskiden her şey ne kadar güzeldi" diye yakınıp, iç çekerler.
|