| |
|
|
İddia değil belge meselesi
Yuvacık Barajı'nı ve Sefa Sirmen'i yazınca pek çok mail geldi, "Bu işin peşini bırakmayın" diyenler çoğunlukta. Ama bir başka grup daha var, "Sıkıyorsa şunu da yazsanıza." Ben de onlara şöyle yanıt veriyorum, "Varsa belgesini yollasanıza." Bulduğumuzu yazıyoruz. Haftalardır Sabah gazetesinin 1. sayfasında, başta İstanbul olmak üzere çeşitli illerdeki imar rezaletleri var. Belgesi olmadığı için "yolsuzluk, hırsızlık" diyemiyoruz ama rezaleti yazıyoruz. Varsa elinizde bir yolsuzluğun belgesi yollayın. Yayınlıyor muyuz, yayınlamıyor muyuz görün. "İddialar var." Ben de ne iddialar var. Ama belge yoksa ne yapacağız? Yarın mahkeme karşısına çıktığımız zaman hakime "Alın size iddialar" mı diyeceğiz? Ki bazen onu bile yapıyoruz. Büyük bir rezalet karşısında suskun kalmamak için tazminatı göze alıp yazıyoruz. Uzan rezaletini yazarken kimi belgeli kimi belgesiz yüzlerce yazı yazdım. 2800 davadan hakim karşısına çıktım. Çoğundan beraat ettim ama bazılarından da mahkûm oldum. Çünkü doğru iddialarım vardı ama belgem yoktu. O tür davalardan mahkûm olduğum zaman da "Bak yazdı mahkûm oldu" diye el ovuşturanları bilmiyor muyum sanıyorsunuz! İşte size açık çağrı. Elinizde belgeleyebildiğiniz tutarlı iddialarınız varsa e-mail adresim ve faksım yukarda. Yollayın. İstiyorsanız arayın. Telefonum 0 212 354 48 80. Hadi hodri meydan!
|