| |
İktidar da, muhalefet de Çankaya da kulak vermeli...
İktidarları eleştirmek kolaydır. Çünkü iktidarlar yetkilidir, güçlüdür ve ülkedeki her aksaklıktan onlar sorumludur. Yüz tane sorunu çözümlendiğinde bin tane yeni sorun üreyen bir ülkede, iktidarlar ne yaparlarsa yapsınlar, en ağır biçimde eleştirileceklerdir de. Şu anda Türkiye'de iktidar olan AK Parti'nin özellikle makro ekonomiye nefes aldıran başarıları fazlasıyla var. Birkaç yıl önce para etmeyen bankalar, işletmeler, bugün milyar dolarlarla yabancı sermayeyi çekiyor. Tam 38 yıldır ilk kez enflasyon tek rakamlı düzeyde. Ayrıca bu dönemde Avrupa Birliği ile müzakere süreci başlatıldı. Buna karşı, AK Parti'yi kuranların Milli Görüş kökenli olmaları, onların yandaşları gibi görünen kesimlerin her hatalı davranışının Türkiye'deki kronik "Laiklik tehlikede" endişelerinin sahiplerinin seslerini yükseltmelerine neden oluyor. Bu da bir ülke gerçeği. Nitekim dünkü TÜSİAD İstişare Kurulu toplantısında, Ömer Sabancı, 2007 yılının ziyan edilmemesi için önerilerini sıralarken şunları da söyledi: Hükümet ülkede zaman zaman tedirginlik yaratan konuların gündemi işgal etmesine engel olmalıdır. Toplumun geniş kesimlerinde laiklik konusunda kaygı uyandıran kimi çıkışların yarattığı atmosfere, bir de, kamu yönetiminde liyakat ve becerinin ikinci plana atıldığı görünümünü veren kadro seçimleri eklendiğinde, ortaya sıkıntı verici bir tablo çıkmaktadır. Örneğin hava alanı pistinde deve kurban edilince, geniş kesimlerde "İşte bunlar zaten böyledir" denilmiyor mu? İktidarın, Sabancı'nın da seslendirdiği bu gözlemi dikkate ve ciddiye alması hem siyasetin, hem aklın gereğidir.
MEHMET AKİF Neticede dini inançların dünyevi yaşamın çeşitli alanlarına yansıtılmasındaki rahatsız edici görüntüler, sade TÜSİAD'ın sözcülerinin konuşmalarına yansımıyor ki. Hatırlayın Mehmet Akif Ersoy'un "Safahat "ta yazdıklarını: " Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile... Alem aldatmaksa maksad, aldanan yok nâfile! Kaç hak Müslüman gördümse, hep makberdedir; Müslümanlık bilmem ammâ, gâliba göklerdedir!" Ve iktidar bu tür eleştirileri yönetenlerin sadece siyasi rakipleri olmadığını da bilmelidir. Çünkü aynı konuşmasında Ömer Sabancı şunları da vurguluyor: - Kısa vadeli bakış açılarıyla yürütülen muhalefetin, orta ve uzun dönemde, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına zarar verdiği gözden kaçırılmamalıdır. Ülkeyi hedeflerine ulaştıracak somut programlarla toplumun önüne çıkan, çağdaş vizyona sahip ve etkili bir muhalefete Türkiye her zaman büyük ihtiyaç duymaktadır. Ömer Sabancı'nın Cumhurbaşkanlığı makamı ve seçimler konusunda söylediklerinin de aklı selimi yansıttığı kesindir: Cumhurbaşkanlığı seçimleri toplumsal uzlaşma içinde gerçekleştirilmelidir. Cumhurbaşkanlığı makamı, sosyal ve tarihsel kökleri itibariyle de, bugünkü işlevleri itibariyle de bir uzlaşma ve uzlaştırma makamıdır. Bu yalnızca devlet organlarının sağlıklı çalışması açısından değil, toplumsal huzur açısından da önemli bir noktadır. Görev süresinin sonuna yaklaşılmasına karşın, şu andaki Cumhurbaşkanı Sezer'in de, TÜSİAD Başkanı'nın "Cumhurbaşkanlığı makamı, sosyal ve tarihsel kökleri itibariyle de, bugünkü işlevleri itibariyle de bir uzlaşma ve uzlaştırma makamıdır" şeklindeki değerlendirmesini dikkate alması gerekiyor. Çünkü gerçekte Türkiye'nin bir "Muhalif Cumhurbaşkanı "na değil, " Uzlaştırıcı Cumhurbaşkanı" na ihtiyacı var. Çünkü bugünkü muhalefetle izdüşümündeki bir cumhurbaşkanı "Kısa vadeli bakış açılarıyla yürütülen muhalefetin, orta ve uzun dönemde, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına zarar verdiği gözden kaçırılmamalıdır" eleştirisinin de ortak hedefi olur.
|