|
|
Gerçek sorunları unutmamak gerek
Türkiye, cumhurbaşkanlığı ve genel seçim tartışmaları arasında temel sorunlarını konuşmayı unutmuş görünüyor. Sine-i millet günlerce konuşulabiliyor ama Güneydoğu sorunu, terör ve muhtemel gelişmeler gündemimizde yer almıyor. Bir yandan Türkiye'nin ilkbaharda Kuzey Irak'a yönelik olası bir müdahale planı tartışılıyor, bir yandan güvenlik güçlerine yönelik saldırılar sürüyor. Geçen hafta bir askeri helikopterimizin düşürülmesi bahardaki gelişmelerin kötü bir habercisi gibi duruyor. Oysa şiddeti, silahı bu coğrafyadan çıkarıp atmak için büyük bir fırsat var. Avrupa Birliği rüzgarıyla başlatılan reform hareketini sürdürebilirsek, Kürt kökenli yurttaşlarımız da terörden desteklerini keserse barış ortamına kavuşmamız çok zor olmaz. Bir grup aydın dün bu konuda bir çağrı yaptı. "Savaşın değil, barışın dilini konuşalım" başlıklı bu çağrının metni özetle şöyle: "Şiddet politikaları nedeniyle çok şey kaybettik. Yıllardır binlerce insanımız öldü, sosyal dokumuz tahrip oldu. Silahlı eylemlerin durması kararını, çatışma ortamının sona ermesi için ciddi bir açılım olarak görüyoruz. Sivil çözüm dinamiklerinin gelişmesi için, bu durumu hep birlikte değerlendirebiliriz, değerlendirmeliyiz. Ancak, çatışma ortamının tamamen sona ermesi için, eylemde, fikirde ve yüreklerde silahların bütünüyle susması gerekiyor. Yaşadığımız acılar, yeri doldurulamayacak kayıplar göstermiştir ki, şiddet çözüm getirmiyor. Demokratik siyaset zihniyetinin yerleşebilmesi için, şiddetin her türünün reddedilmesi ve savaş dilinin bırakılması gerekiyor. Sorun bizim sorunumuz, hepimizin çabalarıyla ancak bu topraklarda çözülebilir. Öncelikle, devlet kurumlarından, çatışmaları ve ölümü değil, yaşamı siyasetin merkezine alan bir açılım talep ediyoruz. Çözümün sorumluluğunu, siyasi irade üstlenmelidir. İnsan hayatını temel alan bir güven ortamı yaratılması için atılması gereken adım, dağlardaki gençlerin toplumsalkamusal hayata katılabilmelerini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Şiddet ortamının tümüyle sona ermesi ve bölgede askerlik yapan gençlerin hayatlarını kaybetmelerinin önünün alınması için de bu açılım acilen gereklidir. Nüfusun geniş bir kesiminin iradesinin parlamentoya yansımasını engelleyen yüzde 10 seçim barajının indirilmesi, temsilde adaleti sağlayacak önemli bir adım olacaktır. Tüm kültürlerin olduğu gibi, Kürt kimliği, dili ve kültürünün, kamu yaşamının bütün alanlarına dahil olmasının önündeki yasal engeller kaldırılmalı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü eksiksiz sağlanmalıdır. Derin yoksulluk ve yoksunlukla gelen umutsuzluk kıskacının kırılması, bölgeler arası ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin aşılmasına yönelik yeni bir hamlenin başlatılmasıyla mümkündür."
|