Akbank-Citigroup stratejik ortaklığı Rekabet bürokrasisine takıldı
Akbank'ın yüzde 20'si Citigroup'a satıldı. Bununla ilgili iki sözleşme yapıldı. Birincisi 'Yediemin sözleşmesi' ikincisi stratejik ortaklık sözleşmesi veya 'hissedarlar sözleşmesi' Hisse devirlerini öngören 'Yediemin sözleşmesi' ile ilgili Rekabet Kurumu'nun verdiği menfi tespit belgesi verilmesi ile ilgili kararını ilginç bulmuş ve dün sizlerle paylaşmıştım. Akbank ve Citigroup ortaklık anlaşması ile birlikte, iki grubun arasında stratejik işbirliğini öngören bir de 'hissedarlar sözleşmesi' imzalıyor. Bu sözleşme için de Rekabet Kurumu'ndan menfi tespit belgesi isterken, amaçlarının iki grup arasında teknoloji ve knowhow paylaşımı, ticari birliktelik ve mevcut müşterilerine ek hizmetleri sunmayı hedeflediği belirtiliyor. Bu sözleşmeye göre, her grup birbirinden bağımsız şekilde ticari faaliyetlerini yürütecek ve tüzel kişiliklerini ayrı ayrı muhafaza edecekler. Bu stratejik işbirliği sayesinde rekabete dayalı bir piyasa oluşarak hizmet kalitesi ve çeşitlemesi ile, bankaların müşterilerine kaliteli ürün ve hizmet sunulması hedeflenmiştir. Hissedarlar sözleşmesine menfi tespit ile muafiyet talep edildiğine göre, Rekabet Kanunu'nda menfi tespit ve muafiyeti düzenleyen maddelerdeki koşulların olup olmadığına bakılması gerekiyor. Hissedarlar sözleşmesi, bu koşulları taşıyor. Akbank ile Citigroup arasında imzalan 'hissedarlar sözleşmesi'ne menfi tespitmuafiyet verilmesi talebi Kurulca değerlendirildikten sonra, sözleşmede yer alan maddelerde teşebbüslerin bağımsızlığı ile ilgili ortaya çıkması muhtemel belirsizliklerin giderilmesi için 60 günlük süre veriliyor. Rekabet Kurulu, sözleşmenin bazı maddelerini muafiyet ile bağdaştırmayabilir ve bunun değiştirilmesini talep edebilir. Bu son derece normaldir. Ancak bankacılık sektöründe bir dünya devi olan Citigroup ile Türkiye'nin en büyük grubu ve bankalarından Akbank'ın imzalamış olduğu 'hissedarlar anlaşması'na muafiyet için süre verilmiş olması ve değerlendirmenin bu süre sonunda yapılması Kurul'un içtihat olan kararları ile bağdaşmamaktadır. İki önemli grup arasındaki stratejik işbirliğini belirsizliğe itecek bu karar, benzer grupların işbirliği düşüncelerini ertelemeye sebep olabilir. Bu sözleşmeye benzer muafiyet talepleri karşısında Rekabet Kurulu'nun bugüne kadar ki uygulamaları genelde şöyle olmuştur. Muafiyet koşullu verilir. Öngörülen eksikliklerin 60 günlük süre içinde belirlenen biçimde değiştirilmesi koşulu ile muafiyet verilmesi kararına benzer bir karar Akbank-Citigroup hissedarlar sözleşmesi için de verilebilirdi. Denilebilirdi ki tespit edilen şu değişikliklerin 60 gün içinde yapıldıktan sonra verilen muafiyet geçerlidir. Aksi takdirde muafiyet geçerli değildir. O zaman Rekabet Kurulu kararına hiç kimse bir şey diyemezdi. Ancak muafiyet verilmeden değişiklik yapılması talebi, Kurul'un bu güne kadarki uygulamaları ile çelişiyor. Rekabet Kurulu bağımsız bir otoritedir. Bağımsız otoritelerin yöneticileri komplekslerini bir tarafa bırakarak, yasaların ruhuna uygun uygulamalarla vatandaşın önünü açması gerekiyor. Yok ben bağımsız kuruluşum, önüme gelen dünya devi ve ülkenin en büyük grubun talebini 60 gün bekleterek ben de buradayım dedirtecek kararla ne kadar güçlü bir kurum olduğunu ortaya koymak bence sağlıklı bir yöntem değildir. Bir kurum veya mensupları vatandaşın taleplerini yasalara uygun olmak koşulu ile seri şekilde yerine getirdiğinde, asıl etkinliğini ve gücünü ortaya koyar. Hissedarlar sözleşmesi için istenilen menfi tespit veya muafiyet talebi karara bağlanmadı 60 gün süre verildi. Taraflardan Akbank'ı temsilen Erol Sabancı ile görüştüm. Erol Sabancı haklı olarak dolu, fakat devlete olan saygısından ötürü suskun. Ağzını bıçak açmıyor. Elbette bana içini döktü. "Biz devletimize, devletimizin kurumlarına ve temsilcilerine ve verdikleri kararlara saygılıyız. Ancak onlar da biraz bizi düşünsünler ve bizi bezdirmesinler. Rekabet Kurumu'nun istediği değişiklikleri ve bilgileri 60 günü beklemeden anında Kurum'a ilettik. Şimdi ortağımızla belirlediğimiz stratejik ortaklığı uygulamaya sokmak için Rekabet Kurumu'nun kararını bekliyoruz" dedi. Sabancı ve Sabancı gibi düşünen işadamları haklı. Bugün sanayici ve işadamların önünde en büyük engel Başbakan Erdoğan'ın dile getirdiği bürokratik oligarşidir. Bu bürokratik oligarşi olduğu sürece yatırım ve istihdamın arzu edilen seviyeye gelmesi mümkün değildir.
|