
Faizi Merkez değil Başbakan belirler
Bu hükümetin geçmiş dönem Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'yi sık sık eleştirmesine alışmıştık. Ne de olsa kendilerinden değildi. Ama kendilerinin atadığı Durmuş Yılmaz'ı da sonunda hedef aldılar. Başbakan Erdoğan hafta sonu Karaman'da Merkez Bankası'nı "Parasal sıkılaştırmanın uzun bir süre devam edebileceği" tahmini nedeniyle şu sözlerle eleştirdi: "Merkez Bankası Başkanı bir yılı nasıl taahhüt eder? Ülkenin ekonomik şartları neyi gerektiriyorsa Merkez Bankası gerekli kararı alacaktır. Ben buna inanıyorum... Ama bir yıl içinde bu dengeler çok daha farklı şekilde değişebilir."
Eleştirinin nedeni Dikkat edilirse eleştiri faiz üzerine. Eğer faiz yükseltilmeseydi ve yüksek kalabileceğini açıklanmasaydı, eleştiri yapılmayabilirdi. Tabii, bu faiz artışı sonucu bitişikteki tabloda yer aldığı gibi, portföy hareketlerinin yeniden hızlanması mümkün olmazdı. Ama bunu dikkate alan, bu para gelmesin diyen yok. Durmuş Yılmaz'ı bu hükümet atadığı için, Mayıshaziran dalgalanması sırasında yapılan faiz artırımına hükümet cephesinden hiç ses çıkmamıştı.
Hükümetin ilgisi Şimdi ise seçime doğru yaklaşıyoruz ve ekonomi yavaşlıyor. Yüksek faizin ekonomi ve iç tüketime etkileri görülmeye başlandı. Geçen hafta açıklanan yılın üçüncü çeyrek milli geliri yüzde 4.8 beklenirken yüzde 3 çıktı. Faiz artışının bu dönemde hükümeti ilgilendiren tarafı bu. Seçim arifesinde ekonominin durgunluğa doğru gitmesi. Merkez Bankası'nın uzun bir süre faizlerin düşmeyebileceğini tahmin etmesi, enflasyonda beklentilerle hedef arasındaki farktan, çifte seçim ve küresel piyasa riskinden kaynaklanıyor.
Dengeyi kim kurar? Eleştiriler arasında Başbakan'ın bir cümlesine katılmak mümkün. Evet, "Bir yıl içinde dengeler çok değişebilir." Gelecek yılın en önemli dengesi bizzat Başbakan'ın yapacağı tercihle kurulacak. O da, Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı ve ardından genel seçime AKP'nin başında gidip gitmeyeceği olacak. Bu belirsizliği giderecek olan Başbakan'ın bizzat kendisidir. * Kendisinin cumhurbaşkanı olması ve ardından genel seçime gidilmesi halinde sandıktan koalisyon çıkma ihtimali artıyor. Ekonomi, piyasalar ve faizler buna göre yön bulacak. * Genel seçimin cumhurbaşkanı seçimi öncesine alınması daha farklı etkiler yaratabilecek. * Uzlaşmayla cumhurbaşkanı seçimi halinde siyasi ve ekonomik istikrarın devamı daha olanaklı hale gelecek. Bu durumun yansıması pozitif yönlü olacak. Yani senaryo başbakanın kafasının içinde. Bunun başrolünü de kendisi oynayacak.
Faizi kim belirler? Faizleri bir kaç puan aşağı indirme veya bir kaç puan artırma görünürde Merkez Bankası'nın elindeki bir şey. Ama gerçek durum öyle değil. Risklerin değişmediği veya azalmadığı ortamda faiz düşürülürse ters teper. Halbuki Başbakan, atacağı adımlar ve vereceği kararlarla siyasi risk ve belirsizlikleri değiştireceğinden faizin gerçek düzeyini belirleyecek kişidir. O zaman Merkez Bankası eleştirisinin nedeni olarak geriye, faiz artışının nedenlerini değiştirmeden doğrudan sonucu, yani faizi değiştirmek isteği kalıyor. Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki, hükümet eleştiriyorsa Merkez Bankası doğru yoldadır. Bu kurumlara tanınan bağımsızlık da tam bu dönemler içindir.
Sonuç "Kaderin tek ilacı mantıktır" Menandros
|