SABAH seçim yılı öncesi kadının siyasetteki yerini araştırdı. Sonuç pek iç açıcı değil: Meclis'teki kadın oranı yüzde 4.4. Bu oranla Türkiye, İran, S. Arabistan, Arap ve okyanus ülkelerini geçebiliyor!
Türkiye, kadın siyasetçi sayısında dünya 165'incisi
Türkiye, kadına seçme-seçilme hakkını dünyada ilk veren ülkelerden. Kadının işgücüne katılma oranı da yüzde 28'leri buluyor. Ancak Meclis'teki kadın oranı sadece yüzde 4.4. Ve bu oran Türkiye'yi dünya ülkeleri arasında en altlara itiyor.
Türkiye'de kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 28'leri bulurken, esas politikaları yönlendirecek, ayrımcılık, şiddet, töre cinayetleri gibi konularda karar mekanizmalarında, yani Meclis'te bu oran yok denecek kadar az, sadece yüzde 4.4. Bu nasıl bir tezattır? Türk kadını bir çok Batı ülkesinden önce, tam olarak söylemek gerekirse 1930 yılında belediye başkanı, 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazanmıştı. Ders kitaplarında hep övündüğümüz konuydu bu. Türk kadını açısından "hak" sayılabilecek ilk gelişme, kadının daha peçeden, kafes arkasından kurtulamadığı, hatta hayal bile edilmediği, 1843 yılında Tıbbiye Mektebi'nin ebelik bölümüne devam etmesi izni verilmesiydi. Bu, tüm dünyada kadın haklarının yeni yeni doğduğu, bir çok ülkede en basit hakkın bile kadınlara verilmediği bir dönemdi. Osmanlı daha sonra mirastan eşit pay alma mülkiyet hakkını kadınlar için verdi. Cumhuriyet dönemi ile birlikte kadının önündeki engeller hızla kaldırılmaya, her alanda yolu açılmaya başladı. Ancak kağıt üzerinde gelen bu "eşitlik", uygulamada ağır ve sancılı bir yol demekti.
KADINLARIN
SİYASET ÖNCÜLERİ Siyasal yaşama ilk adımı atan ise kadın Nezihe Muhittin'di. Cumhuriyet'le birlikte 1923'te 'Kadınlar Halk Fırkası'nı kurdu ancak o dönem "seçme ve seçilme" hakkı bulunmadığı için parti kapatıldı. Şimdi adını kimse hatırlamasa da siyasetin kadın öncülerinin işi çok da kolay olmadı. Türkiye 1933'te ilk kadın muhtar (Aydın Karpuzlu muhtarı Gül Esin); 1950'de ilk kadın belediye başkanı (Mersin Belediye Başkanı Müfide İlhan), 1971 yılında da Türkan Akyol ile de ilk kadın bakanla tanıştı. 1935'ten bu yana üç-beş tane de olsa kadın milletvekili Meclis'e girmeyi başardı. Ama erkekler ile birlikte ülkeye yönetme sorumluluğunu hiçbir zaman elde edemedi. "Vitrin" ve "imaj" kavramları, o zaman da yok değildi... Partiler açısından kadınlar hep "çağdaşlık ve modernite" açısından bir vitrin görevi gördü. 1980'li yıllardan sonra bu adeta resmi bir politika haline geldi. Bakanlar Kurulu'nda bir tane de olsa kadın bakan yer almasına dikkat edildi. Ancak onlara güç ve geniş yetki kullanacağı yerler birkaç istisna dışında verilmedi.