|
|
|
|
|
|
Şöhretimin bedelini yalnızlıkla ödedim!
Sanat dünyasının neşeli yüzü Nilgün Belgün "Benim için her zaman her şeyden önce mesleğim geldi" dedi ve ekledi: Tiyatro uğruna her şeyi bir kalemde silebilirim. Bu tavrımdan şikayetçi değilim.
Hayatının 34 yılını tiyatro sahnesinde geçiren Nilgün Belgün, bugünlerde ikinci sinema filmi 'Çinliler Geliyor' ile vizyonda. Filmde en az kendisi kadar süslü ve güleryüzlü 'Zehra' karakterini canlandıran oyuncu, neşesinin yanında ilkeli bir insan olduğunu şu sözlerle açıklıyor: "İnsanlar beni sahnede de, ekranda da hep gülerken gördü. Ne kadar güleryüzlü olsam da bana bir saygısızlık ya da haksızlık yapıldığında tavrımı koyarım." Kendisini deli dolu, hafif çatlak ve çok iyi niyetli bir insan olarak tanımlayan Belgün'le yeni filmini, aşk hayatını ve tiyatro dünyasını konuştuk...
* Sinemada çok sık boy göstermiyorsunuz. Sizi 'Çinliler Geliyor'da rol almaya iten neden neydi? Öncelikle senaryoyu çok beğendim. Ayrıca filmin Zeki Ökten tarafından çekiliyor olması da benim için çok önemliydi. Ben özel insanlarla çalışmayı severim. Filmin kadrosunun tiyatro oyuncularından oluşması da beni ayrıca çok mutlu etti.
İKİ İŞİ YARIM YARIM YAPACAĞIMA...
* Filmde 'Zehra' karakterini canlandırıyorsunuz Evet... 'Zehra' konsomatrislik yaparken kasabanın en zengin adamıyla evleniyor. Ama assolistlik edasını hiçbir zaman kaybetmiyor ve kasabanın korosuna katılıyor. Tek amacı orada assolist gibi şarkı söylemek.
* Sizin şan eğitiminiz de var. Filmdeki gibi şarkıcılık yapmayı hiç düşünmediniz mi? Özellikle Rumca şarkı söylemem için çok teklif geldi. Fakat ben insanın tek bir işe yoğunlaşmasını ve onu en iyi şekilde yapmasını severim. İki işi yarım yarım yapacağıma oyunculuğu tam yapmayı seçtim.
* Filmde 'Kiminle kavga edersen onun kadarsındır' diye bir söz geçiyor. Katılıyor musunuz buna? Kesinlikle! Zaten ben kavga edeceğim insanlarla görüşmem. Güler yüzlülüğümün nedeni de beni mutlu edecek işlerde çalışmam, beni üzmeyecek insanlarla arkadaşlık etmemdir.
* Sanat camiasında sizi mutlu edebilecek dostlar bulabildiniz mi peki? Tiyatro oyuncularının kültür seviyeleri daha yüksektir. Tiyatroda arkadaşlık ve dostluk vardır. Üstelik de bu dostluklar çok uzun ve derindir. Mesela Can Gürzap benim en yakın dostlarımdan biridir. Müjdat Gezen'in hayatımda çok önemli bir yeri vardır. Televizyonda şöhret olmamı o ve bir baba olarak gördüğüm Türker İnanoğlu sağlamıştır.
ALİ POYRAZOĞLU GERÇEK BİR ŞEYTAN!
* Peki ya Ali Poyrazoğlu? Kendisi sizin için 'Gaflarıyla çam ormanlarını devirebilir' demiş! Ona öyle geliyor... Onun saçma sapan ormanlarını mecburen deviriyorum!
* Orman devirmek sözüyle ne kastediyorsunuz? Ali'ye hep, 'Sen bu düzene uymuşsun ama ben bu düzenin kadını değilim' derim. O da bana, 'Sen bir bireysin oysa ben bir yöneticiyim o yüzden insan ilişkilerine daha çok dikkat etmeliyim' diyor. Ben bana bir haksızlık yapıldığında bunu yapan kim olursa olsun reaksiyon gösteririm. Ali zaman zaman ilişkileri yüzünden bu tepkileri veremeyebilir. O noktada birbirimizden ayrışıyoruz. Ali çok zekidir, kültürlüdür ve gerçek bir tiyatro adamıdır. Onunla kolay kolay baş edilemez. Ben bunu birazcık da olsa başarabildiğim için bana 'cadı' diyor. Ben cadı değilim ama o gerçek bir şeytan!
* Bir röportajınızda 'her şeyin bir bedeli vardır' demişsiniz. Siz şöhretin bedelini nasıl ödediniz? Yalnızlıkla ödedim. Her şeyden önce mesleğim geldiği için evliliklerimi yürütemedim. Mesleğimi her zaman eşlerimden de çocuklarımdan da fazla sevdim. Benim vazgeçilmezim; oyunculuk ve tiyatrodur. Tiyatro uğruna her şeyi bir kalemde silebilirim!
TİYATRODA İLİŞKİYLE YÜKSELMEK ZOR
* Şöhretin bedelini kurdukları çıkar ya da cinsel birliktelikler yoluyla ödeyen hemcinsleriniz de var... Eskiden bir kadını elde etmenin zorlukları vardı. Bunun için uzun süre emek sarf edilirdi. Şimdi her şey çok kolaylaştı. Artık cinsellik önde. Hatta duyduğuma göre; kadınlar erkek arkadaşlarına bizzat kendileri götürüyorlarmış birlikte olma teklifini. Tiyatroda ilişkiyle bir yere gelinmez. Tiyatro oyunculuk gerektirir. Ama televizyonda ahbaplık ilişkileri ya da birileriyle beraber olma yoluyla çok kolay bir yerlere gelinebiliyor. Bazı insanlar maalesef düzenin getirdiği bir çarpıklığın eseri olarak yanlış yerdeler.
* Türkücü ya da mankenlerin başrol oynadığı dizilerde yer alan tiyatrocular da doğru yerde mi? Aslında o tip dizilerde ön planda olan, diziyi kurtaran gerçek oyunculardır. Başrolü türkücü oynuyor diye dizi onun sayesinde tutuldu sanılıyor ama bir dizinin başarılı olması için senaryosu, yapımcısı, yönetmeni ve oyuncu kadrosu çok iyi olmalıdır.
ECE SARUHAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|