Mutluluktan uyutmayan kırevi
Burası adamı baştan çıkarır, Alaçatı'da kış bambaşkadır! Ne yalan söyleyeyim kendimi çok takdir ettim! Hafta sonu için ilk uçakla İzmir'e geliverdim. Havaalanından ver elini Alaçatı! Oleeeey! Bütün yaz kıyamet kopmuş, turistlerle, sörfçülerle dolmuştu. Bakalım kışı nasıl olacaktı? Sessiz ve terk edilmiş mi? Hüzünlü mü? Depresif mi? İşte Alaçatı gişelerinden geçiyoruz... Hedefimiz iki ay önce açılan 'Alaçat Kırevi'. Dikkatinizi çekerim; butik otel demedim, bünyeyi germedim. Neyse, kırevi kahvaltısıyla parmak yediren Alaçat kafenin sahipleri Destina ve Ayşenur'un yeri. İki tane taş ev, kocaman bir bahçe ve pencerede mavi kepenkler... Kapının girişine biberiyeler ekmişler. Neden? Çünkü biberiye 'hoşgeldiniz' demekmiş artııı nazara göze birebirmiş. Bahçesi olan eksin gari!
GİZLİSİ SAKLISI YOK Aaa! Burası otel motel değil, resmen dünyanın en güzel, en sıcak evi. Yukarıda altı tane odası var. Benim kaldığım mavili oda Portakal Ağacı. Morlarla süslenmişi Karadut, kırmızı yastıklısı Nar, Limon... Hepsinin ayrı büyüsü var. Sabunlarına kadar detay detay çalışılmış. Dekorasyon dergisinden fırlamış kadar şık, eviniz kadar sıcak bir yer burası. Alt kat salon. Evet lobi ya da resepsiyon değil. Bildiğiniz evin salonu! Rahat kanepeler, masalar, puflar var. Veee yılbaşı nedeniyle kurabiyelerle süslenmiş çam ağacı. Şömine de çıtır çıtır yanmakta... Mutfak açık! Kapısı, gizlisi saklısı yok! Susadın mı girip suyunu, çayını alabilirsin. Kocaman ahşap masada karşılıklı oturup, kurabiye yapan Ayşenur'u izleyebilirsin.
ZENCEFİLLİ KURABİYE Ama izlemekle yetinmek yok! Önlüğümü taktığımla mutfaktayım. Zencefilli kurabiyemi ellerimle yapacağım. Ayşenur tarif ediyor ben karıştırıyorum, tarçını, zencefili, unu. Ve harika minik kalpli kurabiyeler yapıyorum. Kesmiyor, bir de ısırganlı ekmek pişiriyoruz. Sırada ne var? Salon keyfi. Baktım sepetin içinde yünler var. Dedim "Ne iş kızlar?" Yılbaşı hediyesi için atkı örüyorlarmış arkadaşlarına. Benim başım kel mi? Aldım şişleri ele. Çok bilirim ya!! Bir ters, bir düz örüyoruz, çayımızı içip laflıyoruz. Akşama gelsin yemeğe misafirler! Masamızda otlu zeytinyağlılar, harika köfteler, mantılar, mis gibi kokan salatalar var, doya doya yesinler. İstanbul'da düşünmekten uyuyamıyordum, Alaçatı'da mutluluktan! Ölene kadar burada yaşamak istiyorum. İşte buraya yazıyorum; Alaçat Kırevi huzurun, mutluluğun, hayatın ne kadar güzel olduğunu anlamanın adresi. Daha ne isteriz ki?
|