|
|
Hilal'in saçları
On iki yaşındaki Hilal, Hollanda'da yaşamaktadır. İlkokul bitmiş, yaz tatili yaklaşmaktadır. Annesi genç bir Müslüman kadın olarak türban takması gerektiğini söyler. Hilal, saçlarına düşkündür ve başörtü takmak istememektedir. Çünkü başörtü ne kadar 'hoş ve modern' olursa olsun saçlarını saklayacaktır. Onun yaşındaki her kız gibi Hilal de arkadaşlarına güzel görünmek istemektedir. Ayrıca sıcak yaz günlerinde çok rahatsız etmektedir baş örtüsü onu. İkilemde kalmıştır. Hilal'in istemeye istemeye başörtü takmayı kabullenmesinin hikayesini Hollanda'da yaşayan Zeynep Özkaya'nın çektiği belgesel filmde izledim. Bursa'da ilki düzenlenen 'İpek Yolu Film Festivali' kapsamında gösterilen filmin en can alıcı sahnesi bana göre; Hilal'in arkadaşlarının neden türban takması gerektiğini sorguladıkları bölümdü.
SALONDAN ÇIKTILAR Hilal annesinden öğrendiği kadarıyla kadın saçının erkeklere çekici geldiğini, başka gözle bakacaklarını söyleyerek kapanması gerektiğini söyledi. Arkadaşları da neden erkeklerin kendilerine hakim olamadığını veya onların niye kapanmadığını veya niye saçlarını kazıtmadığını sordular. Ve işte tam burada filmi izlemeye gelen kız ve erkeklerden oluşan meslek lisesi öğrencileri, başlarındaki erkek öğretmenin isteğiyle salondan çıkarıldılar. Kadının hayatına karışma hakkına sahip olduklarını düşünen pek çok erkek gibi, bu konunun sorgulanmasına tahammül edemedi erkek öğretmen.
MECBUR EDİLİYORLAR AKP'li Belediye Başkanı Hikmet Şahin ve başörtülü eşi Neriman Şahin'in olayını benden duyunca samimi olarak çok üzüldüklerini, onaylamadıklarını ve kınadıklarını da belirtmeliyim. Ne var ki; küçük kızlar küçük yaşta başörtü takmaya mecbur ediliyor. Sırf erkekler nefsine hakim olamadığı (bu esas erkeklere hakaret) başı açık kadın görünce kendilerinden geçtiği için kapanmaları öğretiliyor. Sorgulama yok, kabullenme var. Kabullenmek zorunda bırakılıyor kadınlar. Kabullenmek ve bunun gerçekten doğru olduğuna inanmak ve savunuculuğunu üstlenmek. İnanmazlarsa yaşayamazlar zira, var olamazlar!
|