|
|
İdam konusu çok zor
Ağır suçlara karşı ölüm cezasının tek çare olduğu uzun, çok uzun bir dönem yaşadı insanoğlu... Öfkesi burnunda ilkel insan, zaten baştan beri kendisini çok kızdıran bir şeyler yapmış olanı hemen tepeliyordu: Gücü yetiyorsa tabii... Hukukun, adaletin yerleştiği, ceza sistemlerinin gelişmeye başladığı çağlardan itibaren idam denen ölüm cezası, mahkeme kararlarının en ağırı olarak yüzyıllar boyu uygulandı. İdam cezasının kaldırılması, yine tüm bu tecrübelerin sonuçlarından süzülüp geldi. Kolay da olmadı. İnsan vicdanında kimi suçların ancak ölümle ceza göreceği inancı öylesine yerleşmişti ki... Ancak birçok yanlış uygulama, büyük birikim yarattı. Adli açıdan kimi haksız yere verilmiş cezalar, yanlış hükümler, hatalı kararlar. Dini (ya da dilerseniz felsefi) açıdan, Tanrı'nın yarattığı hayatı insan eliyle almanın getirdiği rahatsızlık... Ve de eğer bir hata ortaya çıkarsa, verilen cezadan geriye dönüşün olmaması. Konu öylesine çetrefildi ki örneğin ABD'de kimi eyaletler idamı kaldırdılar, kimilerinde ise hala sürüyor. Demek ki aynı ülkede bile farklı uygulamalar olabiliyor.
'Şiddet toplumu olduk' Konu güncel, çünkü ülkemiz de son zamanlarda adli tarihin görmediği iğrenç suçlarla karşılaşıyor. Seri katiller çıkıyor, birkaç saatte birçok insan hem de hiçbir gerekçesi olmadan öldürülüyor, bebeklere tecavüz ediliyor, gencecik hayatlara kıyılıyor, tüm bir aile bir bireyi tarafından katlediliyor. Neredeyse şiddeti bağrında taşıyan bir toplum olduk, çıktık. Ve bu olaylarda ben de doğrusu çoğu zaman "Bu adamları öldürmeli," demekten kendimi alamıyorum. Ama işte, asıl bu dönemde idama karşı olmak, idam cezasının yeniden konmasına dönük önerileri göğüslemek gerekiyor. Çünkü bu en kolay yol, bu insanoğlunun içindeki şiddeti şiddetle, vahşeti vahşetle terbiye etme içgüdüsüne en yakışan yöntem. Eğer bu dönemde bile idam cezasına karşı durabilirsek, olabilecek en hümanist davranışı, insan olmaya yakışan en soylu tavrı göstermiş oluruz. Bilmem, ama en azından ben böyle düşünüyorum. Tartışmak ister misiniz?
|