|
|
Marka 2006: Başarısızlık iyidir!
Marka 2006'da hoş şeyler vardı. Açılış filminde "marka nedir" sorusunu yanıtlayan çocuklar gibi. Onların marka tanımları şöyle: "insanların gittiği yer", "aldığım şeylerin üzerine konan şeyler", "marka koymazlarsa biz anlayamayız." Ne kadar isabetli değil mi? Bob Geldof'un kendi başarısızlık öyküsünü anlatması da hoştu. "Başarısızlık iyidir" dedi. Konuşmacıların çoğu aynı görüşü paylaştı. Özeti, başarısız olmamışsan yeterince zorlanmamışsın demekti. Marka 2006'da başarısızlık da vardı. Konuşmacı olarak Ömer Çelik'in seçilmesi gibi. Gördük ki Ömer Çelik konuşma adamı değil. Bildik La Fountain'in tilki8karga masalıyla başladı. "Türkiye'nin aşırı güven yüzünden atalete düştüğü için markalaşamadığı" savıyla devam etti. Bu fikir ve içerik salonda bir hayal kırıklığı rüzgarı estirdi. Daha kötüsü ise Mehmet Ali Birand'la sorucevap formatıydı. Bir danışıklı dövüş hissi yayıldı. Salondan gelen "hard" sorular Birand'ca yumuşatıldı. Çelik de hiç birine doyurucu yanıt vermedi. Evirdi, çevirdi. Küçümsedi. Sonuçta ikinci soruda salon boşaldı. Volff Olins'ten Mark Stevenson "soru var cevap yok, ilginç" diye bir Türkiye gözlemini fısıldıyordu. Çelik'i dinleyince, bazı insanlar konuşmayıp yalnızca işini yapsa daha iyi olur diyesi geliyor insanın.
|