|
|
Keşke babası da görebilseydi
Türkiye'nin AB'ye yaptığı limanlar önerisi üzerine yazmış ve Orhan Pamuk'un konuşmasını dinlemek üzere televizyonun karşısına geçmiştim. Pamuk, o muhteşem Türkçesi ile bir ödül konuşması yapmadı, dünyaya mükemmel bir öykü anlattı. Yıllar önce Sabah'ta "Pencereden bakmak" isimli öyküsünden ipuçlarını bildiğim bir hikâyenin derinliklerine indi sanki. Türkçe'yi bu kadar iyi kullanan bir insanı dinlerken hem gurur duydum, hem kıskandım. Kelimeleri bu kadar güzel kullanan, yaşamı, anlamını, mutluluğu böyle güzel sorgulayan biri hakkında yazı yazmak bir köşe yazarının haddi midir? O Türkçe'ye, kelimelere bizim hiçbir zaman erişemeyeceğimiz, ancak hayalini kurabileceğimiz bir ustalıkla hâkim. Bunu sadece romanlarında değil, dün geceki ödül konuşmasıyla da hepimize gösterdi. Pamuk'u dinlerken ne Kıbrıs, ne limanlar, ne AB kaldı aklımda. Olağanüstü bir Türkçe ile Nobel alan adamı izleme keyfinin tadını çıkarmak istedim. Viskimi ağır ağır yudumlarken, Pamuk'un konferansını dinledim. Kar'dan Benim Adım Kırmızı'ya geçtim, Kara Kitap'tan Cevdet Bey ve Oğulları'na... Henüz 10 yaşında olan kızım ve 7 aylık oğlum ömürlerinde bu topraklardan çıkmış bir yazarın Nobel ödülü alışına bir daha tanıklık edebilir mi bilmiyorum. Ama Orhan Pamuk'a bu kısa ömrümde bana bu lezzeti, gururu yaşattığı için şükran duyuyorum. AB, Kıbrıs konusunda Türkiye'nin yaptığı açılımları yeterli bulmayabilir, görüşmeleri yine de askıya alabilir. Ama Orhan Pamuk'un kitaplarını elimizden alabilir mi, o ödülün keyfini çalabilir mi bizden. Biz, bu topraklardan Orhan Pamuk'u, Nazım Hikmet'i, Yaşar Kemal'i, Orhan Veli'yi çıkarmışsak AB'nin kaprisleri bizi mutsuz etmeye yeter mi? Müzakereleri askıya alın, bizi Müslüman olduğumuz için dışlayın, bu gece umurumda değil. Çünkü Nobel almış bir yazarı dinliyorum, üstelik mükemmel Türkçe'si ile dinliyorum. Sizin kararlarınız, kültürel ırkçılığınız beni zerre kadar ilgilendirmiyor. O bizim yazarımız ve biz onu kendi dilimizde okuyabiliyoruz. Siz istediğiniz kadar kapılarınızı kapatmaya çalışın, biz yazarımızla, şairimizle, sinemacımızla, işadamımızla, bilim adamımızla sizi mahcup edeceğiz diye inanıyorum. İnancımızın ve dilimizin farklılığı bizim rahatsızlık duyacağımız bir gerçeklik değil. Onlar bizim zenginliğimiz. Ermeni kıyımını, Kürt politikasını sorgulayabilen yazarımızla, üniversiteden atılan öğretim görevlimizle... Bir ileri, bir geri de olsa yolumuzda ilerliyoruz. Ne karar verirseniz verin, borsayı düşürün, dövizi çıkarın umurumuzda değil. Orhan Pamuk dün Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı. Keşke babası da görebilseydi...
|