| |
|
|
Türkiye'nin ötesinde bir mekân..
KAPIDAN içeri girdiğiniz anda etkiliyor sizi ortam.. Farklı bir yere geldiğinizi hissediyorsunuz.. Çıkarken bu defa kesin kararlısınız.. Burası Türkiye'nin ötesinde bir mekan.. Cahide Varyete'den söz ediyorum.. Yazın herkes konuşuyordu, Cahide'yi.. O zaman yazlıkta.. Cahide Sayfiye adı.. Bir türlü de içimden gelmiyordu gitmek.. Drag, yani travesti şovlardan hoşlanmam pek.. İki istisna var. Gazeteciliğimin ilk yıllarında Ankara Gar Gazinosuna gelen Carousel de Paris.. Dolly bir sarışın bomba idi, Arabel dünya güzeli bir esmer.. Erkek olduklarına inanan tek kişi yoktu, başkentte.. Şovları da olağanüstüydü. Öteki de, Besim'in müthiş komedi şovu Tıpa Tıp!.. Cahide herkesin öyle dilindeydi ki, Seray (Sever) "Bir gece bir yere gidelim" diyince "Beni Cahide'ye götür" dedim, yazın ortasında.. Yaz bitti, son bahar bitti, Sayfiye bitti, Seray nihayet aradı.. "Hadi gidiyoruz" diye.. Helal olsun.. Sözünde durdu kız.. Ünal, ben, Doktor Ender Saraç ve tek dişi, Seray, kırmızı üzerine çarpıcı dekorlu salonda locamıza kurulduk. Seray'ın yanı bana düşünce işkillendim.. Şimdi Ali Atıf Hoca kahveyi yedi başından aşağı.. Etrafta likit ne var, kolluyorum.. Sonra servis elemanları ile tanışmaya başladık. Harika.. Nasıl şirin hepsi.. Nasıl candan ve nasıl pervane.. Suyum kondu önüme hemen.. Aynen benim istediğim gibi.. Büyük bardak buz dolu.. Kalan yere su eklenmiş.. İzzet işi biliyor.. Sonra mezeler.. Sonra ana yemekler.. Hepsi seçkin, hepsi lezzetli.. Yan masada bir doğum günü kutlaması var.. Pastanın gelişi tüm şov ekibinin katılması ile bir şölen.. Bir sürpriz de bizim masaya.. Bir tatlı servisi yapıldı, gene törenle, olmaz böyle şey.. Bana en sevdiğim, Lokma.. Seray'a, genç kız memesi şeklinde dökülmüş muhallebi.. İzzet, geçmişin pop müziğimizden en unutulmaz şarkıları seçmiş, müzik olarak.. Millet masasının başında oynamaya başlarken, masalar da birer ikişer yok ediliyor ortadan.. Yerlerini ayakta bar masaları alıyor.. Gece asıl o zaman başlıyor belli.. Ama benim kural değişmez.. "Puro biter, Hıncal gider!.." 12'ye doğru ayrılıyorum.. Aklım orda kalarak..
Son zamanlarda dadandığım bir yer de Lucca.. Boş olursam gece 10 gibi falan uğruyorum, bir puro içmelik.. Orada çok eğleniyorum, etrafta eğlenen insanları seyrederek.. Lucca üyeleri belli özel bir kulüp gibi.. Herkes herkesi tanıyor nerdeyse.. Kapıdan giren içerdekilerin yarısı ile öpüşüyor.. Ben de öyle.. Bir yığın tanıdığa rastlıyorum, rastlayacağımı biliyorum.. Yani yalnızken rahatça gidebiliyor insan, yalnız kalmayacağını, orada birilerini mutlak bulacağını bilerek.. Orada da servis elemanları bir harika.. Garson falan değil, hepsi bir dost, arkadaş.. Patron Cem de patron gibi değil.. Herkesle ayrı ayrı ilgileniyor.. Mutfağı da birinci sınıf hemen ekleyeyim..
|