kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Dünyanın tüm kederleri
Dünyanın tüm kederleri


Adı, içeriğini ortaya koyuyor: Bu, efsanelerde sayısız ırkın yaşadığı ve dilin konuşulduğu Babil Kulesi'nden esinlenmiş bir filmdir.

Meksikalı dâhi yönetmen Inarritu'nun Paramparça Aşklar Köpekler'le başlayıp 21 Gram'dan geçerek bir üçlemeyi bütünleyen filmi, yine o tipik 'bozyap' kurgusunu taşıyor. Bu kez, birbirleriyle ilişkisiz gözüken, üç ayrı kıtada ve dört ayrı ülkede, dört farkı dille anlatılan hikâyeler, sonunda birbirine bağlanır. Ve ortaya, çağımızın tüm karmaşıklığını yansıtan görkemli bir panorama çıkar. Film, turistik ülke Fas'ta, dağlarda yaşayan göçebe Berberiler arasında açılır. Babalarının satın aldığı bir tüfeğin gücünü denemek isteyen iki kardeş, uzaktan süzülerek geçen bir otobüse ateş ederler. Otobüsteki yolculardan Amerikalı bir çift, geçmişteki bir olay nedeniyle iletişimleri tümüyle kopmuş ve belki onu yeniden kurmak için bu seyahate çıkmış bir karı-koca, kurşuna hedef olurlar, biri ağır yaralanır ve o anda, bir ölüm-kalım mücadelesi başlar. Öte yandan, çok uzaklarda, ABD'de iki küçük çocuk, doğduklarından beri onlara bakan Meksikalı dadının peşine takılarak, Meksika'ya geçer ve kadının oğlunun düğün törenine katılırlar. Aynı anda Japonya'nın başkenti Tokyo'da da, annesi yakın zamanda intihar etmiş sağır-dilsiz bir genç kız, bunalımını aşmak için önüne çıkan her erkekte seksle karışık bir yakınlık arar ve kolay kolay bulamaz: Yaşıtı çocuklardan olgun erkek dişçisine, bir arkadaş yeğeninden bir komisere kadar... Film, Cannes'da ilk izleyişimde bende ve birçok sinema yazarında belli bir mesafe duygusu yarattı. Çünkü yapısal olarak Inarritu'nun ilk iki filmine çok benziyordu, bu tekrar eden yapıda sanki bu kez bir yapaylık vardı. Ve her hikâyenin en dramatik yerinde kesilip diğerlerine sıçrayan anlatım, sanki yoğunlaşmayı engeller gibiydi. Bu izlenim kısmen doğru olsa da, bir ikinci seyir filmin ustalığını daha iyi ortaya koyuyor. Öncelikle Inarritu'nun koşut anlatımı, aslında böylesine karmaşık bir dünyada ve böylesine sorunlarla yüklü belalı bir çağda insana, insanlık durumuna eğilmenin en akıllıca yöntemi değil mi?

ÇİRKİN AMERİKALILAR
Babil, aslında son derece hüzünlü, kederli bir film. Ama bu yeni bir şey değil; diğer filmleri de öyleydi. Ancak bu filmde yeni olan, içerdiği politik tavır ve dokusuna yedirilmiş mesajlar. Yönetmen, öncelikle dünyamızın artık sıradan Amerikalı için hiç de güvenilir bir yer olmadığını vurguluyor: Fas'tan Meksika'ya geri kalmış her ülke, sorunlarını ABD emperyalizmine ve 'çirkin Amerikalı' imajına bağlama eğiliminde. O kalabalık, kirli, ürkünç sokaklar, insan kaynayan meydanlar, sıcakla kavrulan tozlu kasabalar, ister Afrika, ister Latin Amerika'da olsun, nasıl da birbirine benziyor... Ve o ülkelerin sakinleri, Amerikalı bir yana, 'beyaz adam'ı nasıl bir mesafeyle, kıskançlıktan nefrete karmaşık duygulara dayalı nasıl bir tepkiyle karşılıyorlar.

OYUNCULAR MÜKEMMEL
Ama ileri sanayi toplumlarında da durum parlak değil. Yönetmenin aşırı bir klip estetiğiyle bize sunduğu, eğlence ve hazza adanmış sorumsuz Japon gençliği görüntüleri, paranın, refahın ve ilerlemenin de mutluluğu satın alamayacağını açıkça gösteriyor. Ve yine film, kimileri ünlü, kimileri amatör olan oyuncularının ustaca canlandırdığı tüm kahramanlarına aynı sevgi ve ilgiyle yaklaşıyor. "Her ölüm bir matemdir, ama bir Amerikalınınki büyük matemdir," diye özetlenebilecek olan bir Hollywood destekli ideolojik kalıbı aşıyor. Tüm ölümlerin, dolayısıyla tüm insan hayatlarının eşdeğer olduğunun altını çiziyor. Tüm oyuncular çok iyi seçilmiş, çok iyi yönetilmiş. Hatta starlar bile... Örneğin çok gerçek bir kadın/ eş/anne portresi çizen Cate Blanchett. Ve de o parlak çocuk imajının yerine, kırlaşmış saçları, çökük gözaltlarıyla müthiş bir inandırıcılık taşıyan, yalnızca iyi oyunculuğa değil, aynı zamanda (ve eşi Angelina Jolie'yle birlikte) dünyamızın çeşitli sorunlarına sahip çıkmaya ve ününü onların çözümü için kullanmaya başlamış bir Brad Pitt... Kuşku yok ki yılın en önemli ve görülesi filmlerinden biri...

BABİL * * * *
(Babel)
Yönetmen: Alejandro Gonzalez Inarritu/
Senaryo: Guillermo Arriaga/ Görüntü: Rodrigo Prieto/
Müzik: Gustavo Santaolalla/
Oyuncular: Brad Pitt, Cate Blanchett, Gael Garcia Bernal, Jamie McBride, Koji Yakusho, Elle Fanning, Lynsey Beauchamp, Fernandez Mattos Dulce, Nathan Gamble, Adriana Barraza, vs./ Amerikan filmi.
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Altın kalpli 'kötü adam'
 Zıpır Kazak'ın Amerika macerası
 Grangé büyüsü sinemada bir türlü tutmuyor
 Çocuk seslerinin çınlamadığı bir dünya
 Bir aşka adanmış ömrün hikâyesi
 Muğla köylüleri Oscar kapısında
 Vizyondaki şarkılar
 Sinemanın imparatoru
 Diyarbakır filme doyacak
 Yasallık çizgisinin tam üzerinde
 TV dizisi tadında sıcak bir Ege hikâyesi
 Bu filmde kristalin sadece soğukluğu var
 Bond artık centilmen değil aksiyon adamı
 Fransız usulü kara sevda filmi
 Neşeli ve dişi bir kadınlar senfonisi
 Cesur polis, kadınlar cemaatinin karşı tuzağında
 'Dünya Ticaret Merkezi' üzerine ilginç bir yorum
 Gezici festival dışa açılıyor
 Komedi şenliği başladı
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
ATİLLA DORSAY
Dindar olmanın dayanılmaz zorluğu
İstanbul'un Fatih,...
Metal kaplı vücutlar
Intercolor, iki yıl sonrasının moda trendlerini belirleyen,...
Sadece gençler girebilir
Trend Show'da bu yıl da birbirinden eğlenceli gösteri ve konserler...
Cümlemizi 'vintage' götürecek
Eşi, benzeri olmayan tarihi kıyafetler modası 'vintage' olayına kırmızı rujlu...
Her ayakkabının bir hikâyesi var
Ayakkabıya olan tutkusunu işe dönüştüren Burcu Kapu'nun şimdi tek dileği...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.